çocuklara, hangi kanalda hangi maçları izleyebilecekleri söylenmeli. ligde hangi takımların yer aldığı, kimin düştüğü kimin çıktığı, lig tarihçesi, önemli kişiler ve kulüpler... alman insanının bundesliga'ya bakışı, stadyumlar, oyun anlayışı... hepsinin öğretilmesi lazım. bu eğitimin 6. sınıfta başlaması, yeni yeni "erkek"leşmeye başlayan sevimli veletlerin ilgisini çekebileceğinden, en iyisidir. kapaktan vazgeçip beden hocasından futbol oynamak için top isteyebilen her çocuk, okulunda bundesliga'yı öğrenmelidir.
milli eğitim bakanlığı bu entrymden feyz alacak olursa, ilk öğretmen olarak beni atasın. evet böyle bir isteğim var. bu gerçekleşirse, eğitim sistemine sövmekten bile vazgeçeceğim. zaten öyle çok anarşist bir insan değilim. haydi bakalım, şimdi diğer bölüme geçelim...
2. haftası, bugün oynanacak maçlarla geride kalacak ligdir bu. favorilerin tel tel döküldüğü, puan alması zor görünen takımlarınsa çılgın attığı bir hafta oynanmıştır. gelelim maçlara,
ve şu sıralar bayer leverkusen ile borussia mönchengladbach arasında oynanan maç, deplasman ekibi olan borussia'nın 3-1'lik üstünlüğüyle devam ediyor. ilk yarı böyle bitti.
trt 3 bu sezon biraz daha dikkatli hem yayın hem spiker konusunda. bu da harika olmuş. haftada hiç değilse 3 maç izleyebiliyoruz. ve istisnasız hepsi inanılmaz eğlenceli maçlar oluyorlar. dünyanın hiçbir yerinde böyle stadyumlar, böyle seyirci, böyle futbol yok. bundesliga'nın aslında favorisi yok. şampiyonluk için 10 takım mücadele verebilir. bu sezon da bu olacak sanırım. premier ligden farklı olmasını sağlayan nokta da bu... premier ligin kalitesine kimsenin diyeceği yok. fakat bundesliga sürprizlerle doludur, futbol kalitesi olarak premier ligle yarışır ve "artistik" bir lig değildir.
stadyumlar her zaman tıklım tıklım doludur, ki bu stadyumlar 10 bin kapasiteli göt kadar yerler değillerdir.
muhteşem taraftar, muhteşem futbol, muhteşem puan tablosu.