seni tertemiz sevecektim ben. hiç bilmediğin bir tarafımla özümle sevecektim. neye uğradığını şaşıracaktın sevgimden. ama sen hiç bir neden belirtmeden zorla girmeye çalıştığın hayatımdan bana bile haber vermeden çekip gittin. sana aşık değildim belki ama tam seni sevebilecek cesareti kendimde bulmuşken senin sessiz kalışın, görmezden gelişin kanadımı kırdı sanki. seninle mutsuz olacağımı bile bile ben bu yola cıkıcaktım. tamam belki çok büyük bir yıkım değil. ama sen tam gitmedin ki. gider gibi yapıp kalıyorsun. kalır gibi yapıp gidiyorsun. desen ki aklımda, kalbimde ya da yanımda başka biri var bir kaç gün acır kalbim belki ama sonra geçer. sen tam seni aklımdan cıkarmışken karşıma tekrar çıkıyorsun. ya azad et beni kendinden artık ya da adamakıllı gir dünyama. ama böyle ortalarda yaşatma hayatı bana. ben seni hayatımdan tamamen çıkarmasını bilirim ama bu sefer aramızdaki bağ her ne ise onun katili olmak istemiyorum.bu yükü taşımayı istemiyorum. aslında belki de ben abartıyorum. belki de hiç anlam ifade etmemişti ki... senin için sıradandı.. benim için can yakan...
ve farkına vardığım bir şey var şimdi. vazgeçmek istediğim için vazgeçmiyorum ben. beni vazgeçirten sensin. aramızdaki bağın katili sensin ama ben yalnızca senin suçunu üstleniyorum. ve iki dakika önce taşımaktan korktuğumu söylediğim o yükten korkmuyorum.
çünkü anladım ben seni. keşke sende anlasan beni. bilsen benim hayatımda ne çok insan var samimiyetine güvendiğim, gerçekten arkadaş diyebildiğim. gerçek dostlarımı saymıyorum bile. yani demem o ki benim yeni bir arkadaşa ihtiyacım yok. zaten fazlasıyla var hayatımda. ama senin bana ihtiyacın var. daha önce görmediğin sana hissettirilmeyen o samimiyet duygusuna ihtiyacın var. ve bilmediğin bir şey; bu böyle gitmez. yanlış oynuyorsun. sen ne istediğini bilmiyorsun. hem uzakta olayım istiyorsun hem de istediğin her zaman yanında olmamı bekliyorsun. ama artık olmaz. ben vazgeçtim. dünden beri düşünüyorum. düşündükçe boğazımda bir düğüm. hakkın yok bunu bana yaşatmana. hakkın yok. ben tüm kartlarımı açmış sana olabildiğince saygı duyarken, seni mutsuz edecek her davranıştan, her söylemden uzak durmaya çalısırken senin dengesiz hareketlerini bir günü diğer günü tutmayan duygusal geçişlerini kaldıramam. yirmi bir yaşındayım ben. ömrümün en güzel zamanlarını, senin kurduğun o uzun anlamsız saçmasapağan cümlelerinin altında yatan "bekle beni" mesajına uyarak geçiremem. senin dengesiz tavırlarına yıllarımı feda edemem. kusuruma bakma.
şimdi arasan ya da mesaj çeksen belki sözümün arkasında duramam. belki yine sindiririm dengesizliğini. ama yapmamam lazım. vazgeçtim diyorum. artık yokuz birbirimizde. biliyorum yazmak kadar kolay değil bunu uygulamak. ama olmaz senle olmaz. azalarak bitmen umuduyla yanıp tutuşuyorum şimdi. iki gün önce sonumun tükeniş olacağını bile bile girmeye hazır olduğum yoldan vazgeçiyorum. göz göre göre yapacağım hatalardan vazgeçiyorum. senin için değmez. kimse için değmez.
senin için üzülüyorum aslında. yaşamak istediğin ile yaşadıkların hep farklı. yaşamak istediklerini yaşayacak cesaretin yok! kendine o kadar güvenmiyorsun! sonra gelip mutsuzum diyorsun. ah be canım keşke, keşke farklı yaşansaydı. ama böyle oldu. ben vazgeçiyorum. "senle yarınım yok ki, neden sadakatla bekleyeyim ruhumu hasretle besleyeyim " diyorum. yarınım da yoksan varsın bugünümde de olma...
ah bakma sen böyle dediğime içimden neler geçiyor da gelmiyor kaleme. kızgın olmam lazım sana çok kırgın olmam lazım. verdiğin umutları başına çalmam gerek belki. yapamıyorum, kızamıyorum sana kıyamıyorum. mutsuz olacaksın diye korkuyorum ama senden vazgeçmezsem kendime olan saygımı yitirmekten korkuyorum. bu yüzden bitiyoruz.