klasik türk filmi mantığı işlenmiş. feraye bir pavyonda şarkıcıdır, yamansa bağları bahçeleri olan zengün bir adamdır. yaman tesadüfen ferayenin hayatını kurtarır ve böylece tanışırlar birbirilerine aşık olurlar. ama feraye pavyonda çalıştığını yamandan gizler. bu arada feraye 16 yaşında doğurduğu ve evlatlık verdiği oğlunu aramaktadır. oğlu ise yamanın ablasının evlatlık çocuğudur. tabii ki ne yamanın ne de ferayenin bundan haberi yoktur. yamanın ablasının eşi de ferayeye deli gibi aşıktır ona metres hayatı önerir ama feraye gururludur, kabul etmez. günlerden bir gün yaman halden arkadaşlarıyla, halin başına geçirilmesini kutlamak için bir pavyona gider ve orada sahne adı belgin filiz olan feraye ile karşılaşır. herşeyi anlar ve ferayenin açıklamalarını dinlemeden onu terk eder.
ilk bölümü ve dizinin konseptini bu şekilde özetleyebiliriz.
hoş ve samimi bir dizi. eski türk filmlerini sevenler için kaçırılmayacak bir dizi bu, nitekim benim için de. bergüzar korel nasıl taş bir hatundur o ne güzelliktir ya, şimdiye kadar kazma olduğunu düşündüğüm ben, pavyon sahnelerindeki makyaj ve kıyafetlerini görünce ne hoş bir kadın demeye başladım. hele de doğum yapmış bir kadın kendisi.
gerçi hem evlenmiş hem de çocuk yapmış bir bayana göre iddialı bir rol olmuş, pavyon şarkıcısı felan. ama paraya bakıyorlar tabii, rolün ne önemi var ki.
dizi ilk bölümünde o kadar hızlı ilerledi ki, isteseler 15 bölüm alabilecek konuları tek bir bölümde bitirdiler. bu da ilerisi için neler olacak diye bir soru uyandırıyor insanın kafasında.
özet olarak çok tatlı bir dizi ben çok beğendim. ama arkasından şen yuvanın verilmesi traji komik geldi bana. pavyonlu bir dizi daha geç bir saatte verilmeli, aile komedisi ise erken saate çekilmeli diye düşünüyorum ama bitmeyen şarkının erken saatte verilmesi seyirciyi çekmek için olsa gerek. bir farkındalık sağlansın, geç vakitlere ve farklı bir yayın gününe alınır kanaatindeyim.