yaşayan bir ölünün penceresinden bakıyorum hayata..
fakat, sen yine gelip o pencereme, o nemrut yere geliyor ve bana görünüyorsun, o tahta pencereyi bile dünyanın en değerli şeyi yapıyorsun, sonra insanlar bana neden evimde tek bir pencere olduğunu soruyor !
yağmurlu bir akşamdı, senden tek bir telefon bekledim, lanet olası tek bir telefon ! gece boyunca telefon çalmadı,sen de gelmedin zaten. bir an sinirlenip "adın batsın" dedim. dayanamayıp tekrarladım yine,"adın batsın" ! o geceden sonra ben hiç gündüz görmedim, zannedersem adın battı.
ve insanların sorular sormasından bıktım, onların yüzleri yerine seni görmekten bıktım, onların yüzlerini senin yüzünde görmek istemiyorum, kim ister ki en büyük düşmanının, en kanlı bıçaklı hasmının sevdiceği olması ?
insana gerçekmiş gibi geliyor bazen, korkutucu olmasının tek sebebi bu.
sen güneş gibiydin.. gündüz vardın gece yok, ve gece yerine gelen yıldızlar ise bir türlü senin yerini alamıyorlar, bu yüzden lanet olası karanlıktan nefret ediyorum, belki de sen hep kalbini cocukların uzanamayacağı yerlere sakladığın için hiç bir zaman sana ulaşamadım..
kanıma o kadar cok karışmışsın ki, gün olur da allah korusun, bana bir şey olursa kan kaybından değil, sen kaybından ölürüm ben, bilesin...