lost message

entry2 galeri
    1.
  1. güzel bir şarkının ismi. kurgusunda sanki bir çocuk hikayesi anlatılıyor.
    gününü bir su kenarında oturak geçirmeyi seven bir çocuk var. yeşilliklerin arasında, suyun kenarında biten tertemiz çimenler arasında çıplak beyaz ayaklarıyla oturuyor, yürüyor ara sıra, göle taş atıyor. veya suyun sesini dinleyerek, sırt üstü uzanıp göğü seyrediyor. sabahları gündoğumundaki renkleri arıyor, görebiliyor tüm pembe tonları, mavinin yeşille birleşmesini, soğuk gece mavisinin kızılla birleşmesini, sıcacık turuncuları buluyor. kuşlar var sadece doğada, kimse yok çevrede. belki de kimsesi yok, kim bilir. yalnız olabildiği için geldiği bu insansız doğada, hislerini şarkılarla paylaşıyordur.
    şarkılarını söylerken, günün birinde o yükseklerde uçan kuşlardan biri gelir konar yanına. kafasını çevirip baktığında, yanında bir kuşun değil, kendisine gök mavisi gözlerini dikmiş bir meleğin bulunduğunu görür çocuk. kırlara inen yağmur gibi güzelmiş melek, kim ona aşık olmaz ki. şaşkınlığından ötürü tepkisiz kalmış, sonra daha bir şey söylemeden, söyleyemeden, melek geldiği gibi bir kuş olup uçup gitmiş.
    gündoğumunda gözün görebileceği binbir renge tanıklık eden çocuk, günbatımına melek uçup giderken arkasından bakmış sadece. ufuk karardığında gözden kayboluncaya kadar izlemiş kuşu. sonraki sabaha gene aynı yerde, gündoğumunda gidip beklemiş. bakmış hep göğe, gözlerini dikip incelemiş her bir kuşu. her birisinin tüylerini, hareketlerini, dönmelerini, uzaktan uzağa uçup gitmelerini, göçlerini. içinde meleğinin saklandığı kuşu beklemiş. o gün ve her gün.
    ama asla dönmemiş. tek yapabildiği beklemek olan çocuk da, sadece kendine "nerede o, gitti mi?" sorularını sorabiliyor ve bekliyormuş. gözü hep açık, başı hep dik, tüm gün boyunca gökyüzünü izliyormuş.
    günler geçtikçe, çocuğun başı düşüyormuş. boynunu eğip, ümitsizliğe kapıldığı anları da oluyormuş. "acaba öldü mü?" diye kendine sorar olmuş zamanla. onu sadece bir kuş sanan, kör bir insanın ellerinde can verip vermediğini merak eder olmuş. kimse onun gerçek kıymetini bilemez ki, kuş sanarlar vururlar. düşürürler.
    çocuk, güneşin her doğduğu günü, battığı ana kadar takip etmiş. kabul etmesi gerektiğini anlasa da artık, gelmeyeceği gerçeğini kabul etmesi gerektiğini bilse de, beklemiş hep meleğini. tekrar gözüksün gözüne diye, mucizeyi tekrar yaşatsın diye, aşık olduğu o güzelliği beklemiş. hala da bekliyor der kimileri.
    2 ...