üzeyir garih

entry42 galeri video2
    16.
  1. 1929 yılın da istanbul'da doğdu.1951 yılın da istanbul teknik üniversitesi makina fakültesinden mezun oldu.1954 yılın da ishak alaton'la "alarko" şirketini kurdu.yahudi bir aileye mensup olup, 25 ağustos 2001 yılın da eyüp mezarlığın da, bir cinayete kurban gitmiştir.

    alıntıdır.

    1951 yılının Temmuz ayında 17 arkadaşımla birlikte iTÜ Makine
    Fakültesi'nden başarılı bir öğrenci olarak mezun oldum. O gün hayatımın
    en mutlu günlerinden biriydi. Sınavlara hazırlanmaktan para getirebilecek
    işleri altı aydır ihmal etmiştim. Parasızdım. Ancak Yüksek Mühendis
    diplomasını kazanmış olmaktan dolayı mutluydum.. O sabah motor dersi
    hocalarımız, ikisi de asistan olarak çalışan Prof. Necmettin Erbakan ve
    Prof. Hakkı Öz'ün karşısında başarılı bir motor sınavı ile mezuniyete
    hak kazanmıştım. Bu olayı kutlamak için bir arkadaşımla Moda'da yazın ilk
    deniz banyosunu yapmayı ve kendimize bir ziyafet çekmeyi kararlaştırdık.
    Mayolarımızı yanımıza almıştık. Arkadaşım Moda'ya gitmeden önce yeni inşa edilen Levent Mahallesi'nde otobüsle bir tur atıp Türkiye'de o gün için yepyeni bir olay olan bir uydu villa kenti gezip görmeyi teklif
    etti. Merakla kabul ettim. Levent, alt yapısı tamamlanmış ve villaları
    toparlar görünümdeydi. Yolları o zamanlar pek ender rastlanan bir şekilde tamamen asfalttı. Otobüsten inip merakla yürürken bir villanın kapısının önünde villa sahibi ile bir amelenin yüksek sesle tartışmalarına tanık olduk. Merakla yaklaştık. Bizi gören villa sahibi sanki içini dökmek ister gibi bize dönerek:
    -Burada temizlenecek bir su deposu var. Tam yevmiye veriyorum
    yapmıyor. Ne ister bilmem ki, diyordu. Amele ise;
    -Bu iş geceye kadar sürer, kurtarmaz! Kahveye gidip yarına kadar uygun
    iş ayarlarım, diyordu. Arkadaşı mla aynı şeyi düşünmüş gibi bakıştık. ikimiz
    de parasız sayılırdık. Amele yevmiyesi ise 6 lira idi. Bizim o günkü
    ihtiyacımızın hemen hemen iki misli. Villa sahibine bu işi yapmaya hazır
    olduğumuzu söyleyince, amele homurdanarak
    -Canınız çıksın da anlayın halimizi, diyerek uzaklaştı. Mayolarımızı
    giydik. Deponun pırıl pırıl temizlenmesi bir saat sürmemişti. O sıcak yaz
    gününde bahçede hortumla duşlandık. Havlu fabrikası sahibi olduğunu sonradan
    öğrendiğimiz ev sahibi, kim olduğumuzu anladıktan sonra altışar lira ile
    birer havlu hediye ederek ve birer gazoz ikram ederek uğurladı. Bu işte
    kanımca tek kaybeden 'kurtarmaz!' diyen amele olsa gerek. Iş mi çoktu?
    Insanlar mi tembeldi? Neyi 'kurtarmaz' idi?
    Bu güne kadar da anlamiş değilim.

    Üzeyir GARiH
    6 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük