inançlara saygı duymalyız inaçsızlarada ama saygısını yitirmiş inançsız kardeşlerimizin düşüncelerine bir reddiyedir..
klasik din anlayışında ve bir çok islam ansiklopedisinde hz aişe hz muhammed ile evlendiğinde 6 gerdeğe girdiklerinde 9 yaşında idi der. burdan alacağımız şey (1)evlendikten 3 yıl sonra gerdek olayının yaşanmış olduğudur.
şimdi asıl gerçkelere gelelim.
eski arap dünyasında bazı gelenekler vardı. mesela kız çocukları değersizdi. fakat kadınlar cinsel obje olarak değer görmekteydi hatta kocası ölünce ailenin büyüğü kabul edilir ve zengiliğine görede ayrıca itibar görürdü.
kız çocukları ergenlik çağına girdikten sonra insan yerine konmaya başlarlardı kısacası. ve bunun getirisi şu olmuştu. kız çocuklarının yaşları ergenliğe girdikten sonra yani kadınlığa adım attıktak sonra sayılmaya başladı.
hz aişenin 10 yaşında ergenliğe girdiğini kabul etsek en az 16 yaşında evlenmiş ve 19 yaşındada zifaf yaşanmıştır.
şimdi gelelim ikinci bilgiye;
hz muhammed hira dağına giderken ona henüz peygamberlik gelmediği dönemler di o döneler, muhammed'e yiyicek ve içecek getirenin aişe olduğunuda biliyoruz
bu gerçekde aslında aişenin dik bir tepeye hira dağına o sarplıklar arasında çıktığı yaşı en az 15 e getirir. bu yaş bile azdır! bu dönemlerde muhammed 30 yaşında olsun yada sizi mi kırcam 35 olsun
49 yaşında aişe ile evleniyor muhammed
49-35=14 yıl ardan geçen zaman
14+15=29 olur aişenin yaşı ama bu kadar minimal değerlerde bile abartı var diyorum ve ben diyorum ki
peygamber hira dağın da vahiy gelmeden hemen önce aişe ona yemek getiriyordu ve aişe o dik ve sarp üstelik şehirin dışındaki hira mağrasına elinde yemeklerle giderken 10 yaşında idi. peygamber onunla 9 sene sonra evlendi o zaman aişe 19 yaşında idi. işte matematiksel ulaşabileceğimiz en küçük yaş 18-19 dur.
???peki neden???
din düşmanı lanet yezidin kendi kız kardeşi ve çocuklarla olan ilişkisi düşünürsek
din düşmanı vahhabilerin hala küçük kızlarla evlenilebileceğiş fetvasını verdiğini düşünürsek
islam tarihinde kadın haklarının ilk ve en fedakâr savunucusu olarak gördüğümüz hz. âişenin maruz kaldığı iftiraların ilki olan ve kuranda geniş bir biçimde anlatılan ifk hadisesini biz, islamda büyük günahlar adlı eserimizin iftira bölümünde inceledik.
burada ele alacağımız konu, müminlerin annesi hz. âişeye atılan ikinci iftira, yani onun yaşı ile ilgili iftira olacaktır.
arap-emevî dinciliğinin, islam düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddia ettiğinin aksine, hz. âişe, peygamberimizle evlendiği zaman, 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı.
bu mesele, islam araştırmalarının büyük ismi müfessir düşünür ömer rıza doğrul (mehmet akif ersoyun damadıdır) tarafından yıllar önce gündem yapılmış ve batılı oryantalistlerce ha bire öne sürülen 9 yaş iddiasının, geleneksel emevî dinciliğinin asırlarca yaşatılan bir yalanı olduğu ispatlanmıştır.
ne var ki, dinci taife, hz. peygambere iftira ve hakaret için kullanılan bu yalanları, hayret verici bir biçimde ve oryantalistlerin belirlediği şekilde yaşatmayı sürdürmüştür.
sebep, bugün daha açık görülüyor:
dinci taife, kendi düşüklük ve rezilliklerini savunmada peygamberimizi kullanabilmek için bu iftiraya karşı çıkmamış, bir islam bilgininin bu konudaki ispatlarını gündeme taşımamıştır.
gerçek şu ki, allah ile aldatmayı hayat ve siyaset tarzı olarak benimsemiş dincilik ekipleri, şehvet tutkularının yarattığı sıkıntıları aşmak için dinin kredilerini kullanma ihtiyacı duydukları zamanlarda, ne var bunda, peygamberimiz de 9 yaşında bir hanımla evlenmemiş miydi? deme hayasızlığına dayanak olacak bir yalanı ellerinin altında kullanıma hazır tutmayı yeğlemişlerdir.
yani islam ve mukaddesatın haysiyetini koruma yerine nefislerinin sefilliklerini savunabilmeyi esas almışlardır.
dinci hayasizliğin oyunu
dincilik mümessilleri, bir yandan bu haysiyetsizlikleri sergilerken, öte yandan, oryantalistlerin iftiralarını deşifre edip yere çalan bizleri, islamda reform yaparak dini bozuyor, dini sosyetenin keyfine uyduruyor şeklinde onursuz iftiralarla karalayarak halkı ifsat etme alçaklığını sürdürmüşlerdir.
tarihin ve tanrının onları bugün getirdiği yer ise, okyanusun öte yanından islama müdahale ederek dinin adını değiştirip kuranı incilleştiren, camiyi kiliseye çevirmeye kalkan evangelistlere uşaklık ve yardakçılık zilletidir.
kendi deyimleriyle, bu coğrafyada, bop projesine eşbaşkanlık görevi yapmak düşüklük, dalalet ve hıyanetidir.
allah âdildir ve riyakârların hayasız yüzlerini işte böyle teşhir etmektedir.
meselenin bizi ilgilendiren yanına gelelim:
hz. peygamber konusunda, gerçeklerden çok duyguları öne çıkaran geleneksel anlayış ki emevîlerin saltanat dinciliği hesaplarına uyarlanmış bir anlayıştır-hz. âişenin, peygamberimiz tarafından eş olarak istendiği zaman 6 yaşında olduğunu söylemektedir.
bu açık bir saptırmadır, tarihsel gerçeklere ve belgelere aykırıdır. bunun böyle olduğunu, biz, asrısaadetin büyük kadınları adlı eserimizin hz. âişe bahsinde (sayfa: 29-65), rahmetli ömer rıza doğrul (ölm. 1952) üstadın çalışmalarını da değerlendirerek ispatlamış bulunuyoruz.
şimdi, anılan eserimizdeki verilerden hareketle, meseleyi iki nokta halinde bir kez daha açıklığa kavuşturalım:
1. geleneksel iddianın söylediklerinin aksine, hz. âişenin doğumu, nübüvvetten (hz. muhammede peygamberliğinin bildirilişinden) 4 yıl sonra değil, nübüvvetten 6 yıl öncedir.
anlaşılan o ki, geleneksel emevî tezgâhı, hz. âişenin yaşında, daha baştan on yıllık bir küçültme yapmaktadır.
kesin olarak bilmekteyiz ki, hz. âişe, peygamberimizin kendisiyle evlenme iradesini ortaya koyduğu tarih, peygamberliğin gelişinden tam on yıl sonradır. peygamberimiz bu isteğini, âişenin babası ve peygamberimizin yakın dostu hz. ebu bekire açtığı zaman, ebu bekir ona şunu söylemiştir:
ben, âişeyi akrabamdan mutımin oğlu cübeyre söz verdim. eğer onlar bu isteklerinden vazgeçerlerse, âişenin sizinle evlenmesini ancak o zaman düşünebilirim.
kaynakların bu konu ile ilgili kayıtlarını izlemeye devam edelim:
mutım ailesi, müslüman olmamış bir aileydi. hz. peygambere ve islama karşı idiler. islam öncesi dönemde kızını istedikleri ebu bekir, islamın gelişi üzerine bu dine girmiş, hz. muhammedin yakın dostları arasında yer almıştı.
putperest kalmayı sürdüren mutım ailesinin hanımı, oğullarının müslüman bir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, şöyle diyordu:
bu müslüman kız evime girerse oğlumu dininde eder. buna izin veremem.
hz. ebu bekirin, putperest akrabasına kızını gelin olarak vermeyi kabulünün, ömer rızanın da belirttiği gibi, onun islama girişinden sonra olabileceğini kabul mümkün değildir. ebu bekir gibi bir peygamber dostunun, kızını bir putperest aileye gelin göndermesini düşünemeyiz.
o halde, âişe ile ilgili verilen evlilik sözü, ebu bekirin müslümanlığı kabulünden öncedir ve bu da gösterir ki, âişe, daha babası müslümanlığa girmeden, birileri tarafından gelin olarak istenecek bir yaştadır.
ebu bekir ailesi, putperest akrabalarına islam öncesi devirde verdikleri sözün geçersiz kılınması için, akrabası mutımın bir adım atmasını beklemiştir.
ve o adım, mutım ailesinin hanımı tarafından atılmış, âişenin serbest kalması bu sayede gerçekleşmiştir.
kısacası, tarihsel belgeler gösteriyor ki, hz. âişe, peygamberimiz tarafından eş olarak istendiğinde, en az 14, 15 yaşındadır.
2. hz. âişenin peygamberimizle nikâhlanması, peygamberimiz tarafından istenmesinden üç yıl sonradır.
bu noktada ittifak var.
o halde, âişenin, peygamber evine eş olarak girdiği sırada 18-19 yaşlarında olması gerekiyor.
gerçek budur.
bunun aksi iddia ise arap-emevî kodamanlarıyla islam düşmanı batılı oryantalistlerin yalanlarıdır.
emevî-oryantalist ortak yalanları, hesapları her elverdiğinde batılı kodamanlarla işbirliğine giren dinci takımının işine yaradığı için, islamın ve dindarların aleyhine olmasına rağmen, yaşatılmaktadır.
bunda şaşılacak bir yan göremiyoruz.
dinci taife, bugün islamın ve müslümanların aleyhine olduğunda kuşku bulunmayan birçok meselede hıristiyan batı emperyalizmi ile işbirliği yapmıyor mu?
bugünkü siyaset dinciliği tarafından sadakatle yürütülen ilımlı islam ve bop ile ilgili işbirliği, dinler arası diyalog beraberliği bunun çarpıcı örneklerinden ....