hz aişe hz muhammed sübyancılık

entry3 galeri
    1.
  1. inançlara saygı duymalyız inaçsızlarada ama saygısını yitirmiş inançsız kardeşlerimizin düşüncelerine bir reddiyedir..

    klasik din anlayışında ve bir çok islam ansiklopedisinde hz aişe hz muhammed ile evlendiğinde 6 gerdeğe girdiklerinde 9 yaşında idi der. burdan alacağımız şey (1)evlendikten 3 yıl sonra gerdek olayının yaşanmış olduğudur.

    şimdi asıl gerçkelere gelelim.

    eski arap dünyasında bazı gelenekler vardı. mesela kız çocukları değersizdi. fakat kadınlar cinsel obje olarak değer görmekteydi hatta kocası ölünce ailenin büyüğü kabul edilir ve zengiliğine görede ayrıca itibar görürdü.

    kız çocukları ergenlik çağına girdikten sonra insan yerine konmaya başlarlardı kısacası. ve bunun getirisi şu olmuştu. kız çocuklarının yaşları ergenliğe girdikten sonra yani kadınlığa adım attıktak sonra sayılmaya başladı.

    hz aişenin 10 yaşında ergenliğe girdiğini kabul etsek en az 16 yaşında evlenmiş ve 19 yaşındada zifaf yaşanmıştır.

    şimdi gelelim ikinci bilgiye;

    hz muhammed hira dağına giderken ona henüz peygamberlik gelmediği dönemler di o döneler, muhammed'e yiyicek ve içecek getirenin aişe olduğunuda biliyoruz

    bu gerçekde aslında aişenin dik bir tepeye hira dağına o sarplıklar arasında çıktığı yaşı en az 15 e getirir. bu yaş bile azdır! bu dönemlerde muhammed 30 yaşında olsun yada sizi mi kırcam 35 olsun

    49 yaşında aişe ile evleniyor muhammed
    49-35=14 yıl ardan geçen zaman

    14+15=29 olur aişenin yaşı ama bu kadar minimal değerlerde bile abartı var diyorum ve ben diyorum ki

    peygamber hira dağın da vahiy gelmeden hemen önce aişe ona yemek getiriyordu ve aişe o dik ve sarp üstelik şehirin dışındaki hira mağrasına elinde yemeklerle giderken 10 yaşında idi. peygamber onunla 9 sene sonra evlendi o zaman aişe 19 yaşında idi. işte matematiksel ulaşabileceğimiz en küçük yaş 18-19 dur.

    ???peki neden???

    din düşmanı lanet yezidin kendi kız kardeşi ve çocuklarla olan ilişkisi düşünürsek
    din düşmanı vahhabilerin hala küçük kızlarla evlenilebileceğiş fetvasını verdiğini düşünürsek

    birde bu konuyu yaşar nuri öztürk'ün araştırmalarından ele alalım burdan sonra sözü yaşar nuri abime bırakıyorum
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10303674.asp

    hz. âişe peygamberimizle kaç yaşında evlendi?

    islam tarihinde kadın haklarının ilk ve en fedakâr savunucusu olarak gördüğümüz hz. âişe’nin maruz kaldığı iftiraların ilki olan ve kur’an’da geniş bir biçimde anlatılan ‘ifk’ hadisesini biz, ‘islam’da büyük günahlar’ adlı eserimizin ‘iftira’ bölümünde inceledik.

    burada ele alacağımız konu, müminlerin annesi hz. âişe’ye atılan ikinci iftira, yani onun yaşı ile ilgili iftira olacaktır.

    arap-emevî dinciliğinin, islam düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddia ettiğinin aksine, hz. âişe, peygamberimizle evlendiği zaman, 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı.

    bu mesele, islam araştırmalarının büyük ismi müfessir düşünür ömer rıza doğrul (mehmet akif ersoy’un damadıdır) tarafından yıllar önce gündem yapılmış ve batılı oryantalistlerce ha bire öne sürülen ‘9 yaş’ iddiasının, geleneksel emevî dinciliğinin asırlarca yaşatılan bir yalanı olduğu ispatlanmıştır.

    ne var ki, dinci taife, hz. peygamber’e iftira ve hakaret için kullanılan bu yalanları, hayret verici bir biçimde ve oryantalistlerin belirlediği şekilde yaşatmayı sürdürmüştür.

    sebep, bugün daha açık görülüyor:

    dinci taife, kendi düşüklük ve rezilliklerini savunmada peygamberimizi kullanabilmek için bu iftiraya karşı çıkmamış, bir islam bilgininin bu konudaki ispatlarını gündeme taşımamıştır.

    gerçek şu ki, allah ile aldatmayı hayat ve siyaset tarzı olarak benimsemiş dincilik ekipleri, şehvet tutkularının yarattığı sıkıntıları aşmak için dinin kredilerini kullanma ihtiyacı duydukları zamanlarda, “ne var bunda, peygamberimiz de 9 yaşında bir hanımla evlenmemiş miydi?” deme hayasızlığına dayanak olacak bir yalanı ellerinin altında kullanıma hazır tutmayı yeğlemişlerdir.

    yani islam ve mukaddesatın haysiyetini koruma yerine nefislerinin sefilliklerini savunabilmeyi esas almışlardır.

    dinci hayasizliğin oyunu

    dincilik mümessilleri, bir yandan bu haysiyetsizlikleri sergilerken, öte yandan, oryantalistlerin iftiralarını deşifre edip yere çalan bizleri, “islam’da reform yaparak dini bozuyor, dini sosyetenin keyfine uyduruyor” şeklinde onursuz iftiralarla karalayarak halkı ifsat etme alçaklığını sürdürmüşlerdir.

    tarihin ve tanrı’nın onları bugün getirdiği yer ise, okyanusun öte yanından islam’a müdahale ederek dinin adını değiştirip kur’an’ı incilleştiren, camiyi kiliseye çevirmeye kalkan evangelistlere uşaklık ve yardakçılık zilletidir.

    kendi deyimleriyle, ‘bu coğrafyada, bop projesi’ne eşbaşkanlık görevi yapmak’ düşüklük, dalalet ve hıyanetidir.

    allah âdildir ve riyakârların hayasız yüzlerini işte böyle teşhir etmektedir.

    meselenin bizi ilgilendiren yanına gelelim:

    hz. peygamber konusunda, gerçeklerden çok duyguları öne çıkaran geleneksel anlayış –ki emevîlerin saltanat dinciliği hesaplarına uyarlanmış bir anlayıştır-hz. âişe’nin, peygamberimiz tarafından eş olarak istendiği zaman 6 yaşında olduğunu söylemektedir.

    bu açık bir saptırmadır, tarihsel gerçeklere ve belgelere aykırıdır. bunun böyle olduğunu, biz, ‘asrısaadet’in büyük kadınları’ adlı eserimizin ‘hz. âişe’ bahsinde (sayfa: 29-65), rahmetli ömer rıza doğrul (ölm. 1952) üstadın çalışmalarını da değerlendirerek ispatlamış bulunuyoruz.

    şimdi, anılan eserimizdeki verilerden hareketle, meseleyi iki nokta halinde bir kez daha açıklığa kavuşturalım:

    1. geleneksel iddianın söylediklerinin aksine, hz. âişe’nin doğumu, nübüvvetten (hz. muhammed’e peygamberliğinin bildirilişinden) 4 yıl sonra değil, nübüvvetten 6 yıl öncedir.

    anlaşılan o ki, geleneksel emevî tezgâhı, hz. âişe’nin yaşında, daha baştan on yıllık bir küçültme yapmaktadır.

    kesin olarak bilmekteyiz ki, hz. âişe, peygamberimizin kendisiyle evlenme iradesini ortaya koyduğu tarih, peygamberliğin gelişinden tam on yıl sonradır. peygamberimiz bu isteğini, âişe’nin babası ve peygamberimizin yakın dostu hz. ebu bekir’e açtığı zaman, ebu bekir ona şunu söylemiştir:

    “ben, âişe’yi akrabamdan mut’ım’in oğlu cübeyr’e söz verdim. eğer onlar bu isteklerinden vazgeçerlerse, âişe’nin sizinle evlenmesini ancak o zaman düşünebilirim.”

    kaynakların bu konu ile ilgili kayıtlarını izlemeye devam edelim:

    mut’ım ailesi, müslüman olmamış bir aileydi. hz. peygamber’e ve islam’a karşı idiler. islam öncesi dönemde kızını istedikleri ebu bekir, islam’ın gelişi üzerine bu dine girmiş, hz. muhammed’in yakın dostları arasında yer almıştı.

    putperest kalmayı sürdüren mut’ım ailesi’nin hanımı, oğullarının müslüman bir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, şöyle diyordu:

    “bu müslüman kız evime girerse oğlumu dininde eder. buna izin veremem.”

    hz. ebu bekir’in, putperest akrabasına kızını gelin olarak vermeyi kabulünün, ömer rıza’nın da belirttiği gibi, onun islam’a girişinden sonra olabileceğini kabul mümkün değildir. ebu bekir gibi bir peygamber dostunun, kızını bir putperest aileye gelin göndermesini düşünemeyiz.

    o halde, âişe ile ilgili verilen evlilik sözü, ebu bekir’in müslümanlığı kabulünden öncedir ve bu da gösterir ki, âişe, daha babası müslümanlığa girmeden, birileri tarafından gelin olarak istenecek bir yaştadır.

    ebu bekir ailesi, putperest akrabalarına islam öncesi devirde verdikleri sözün geçersiz kılınması için, akrabası mut’ım’ın bir adım atmasını beklemiştir.

    ve o adım, mut’ım ailesinin hanımı tarafından atılmış, âişe’nin serbest kalması bu sayede gerçekleşmiştir.

    kısacası, tarihsel belgeler gösteriyor ki, hz. âişe, peygamberimiz tarafından eş olarak istendiğinde, en az 14, 15 yaşındadır.

    2. hz. âişe’nin peygamberimizle nikâhlanması, peygamberimiz tarafından istenmesinden üç yıl sonradır.

    bu noktada ittifak var.

    o halde, âişe’nin, peygamber evine eş olarak girdiği sırada 18-19 yaşlarında olması gerekiyor.

    gerçek budur.

    bunun aksi iddia ise arap-emevî kodamanlarıyla islam düşmanı batılı oryantalistlerin yalanlarıdır.

    emevî-oryantalist ortak yalanları, hesapları her elverdiğinde batılı kodamanlarla işbirliğine giren dinci takımının işine yaradığı için, islam’ın ve dindarların aleyhine olmasına rağmen, yaşatılmaktadır.

    bunda şaşılacak bir yan göremiyoruz.

    dinci taife, bugün islam’ın ve müslümanların aleyhine olduğunda kuşku bulunmayan birçok meselede hıristiyan batı emperyalizmi ile işbirliği yapmıyor mu?

    bugünkü siyaset dinciliği tarafından sadakatle yürütülen ilımlı islam ve bop ile ilgili işbirliği, dinler arası diyalog beraberliği bunun çarpıcı örneklerinden ....
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük