ateizm; bir yaratıcının varlığını reddetmek, herhangi bir metafizik düzenin olduğuna ve şu anda yaşanılan hayatın inanç yoluyla açıklanabileceğine karşı çıkmaktır. bu tanımlamayla bir dinsizlik halidir de sanılabilir. ancak bu sanı doğru değildir. bir tanrıyı ve yaratıcıyı kabul etmeyen, sadece öğretiler üzerine kurulu dinler de mevcuttur. dolayısıyla ateizmin bir yaratıcıyı kabul etmemesi, onun bir din olmadığı anlamına gelmemektedir.
mutlak, teorik, pratik, ideolojik ateizm çeşitleri mevcuttur. diğer dinlerdeki mezhepler gibi, fikir ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan sonuçlardır. her akımın kendine has temsilcileri bulunmaktadır. ideolojik ateizm ise bir yönetim biçiminin politikası haline gelmiştir. sosyalist liderler ve düşünürler bu ateizm fikrini devlet politikası haline getirmişlerdir. (bkz: karl marx), (bkz: lenin)vb.
birçok çeşitleri bulunmasına rağmen, hepsinin dayandığı temelde (bkz: materyalizm)dir(maddecilik). materyalizm ise eşya üzerine kurulmuş bir düşünce sistemidir. madde ve onun hareketleri haricinde hiç bir gerçekliği kabul etmemektedir. öyle ki düşüncelerin varlığını bile maddelerden yola çıkarak açıklama uğraşındadır. ona göre ruh ve metafizik tamamen safsatadır. bu açıklamalar doğrultusunda hayatın da bir maddenin hareketleri ve devinimleriyle günümüze ulaştığına kanaat getirmektedir. bir öz maddeye inanmaktadır yani. bu bağlamda materyalizm, maddeyi yani daha anlaşılır bir dille fiziği herşeyin önüne koymaktadır. işte burdan başlandığında ateizm ve bilim arasındaki bağlantı daha rahat anlaşılacaktır.
kısacası bilim, ateizmin dayanak noktası olarak görülmekte. şimdi dayanak noktalarına bir göz atalım. özellikle (bkz: miller deneyi) bu konuda büyük bir öneme sahiptir. birçok eleştiri almasına rağmen büyük bir kesim tarafından zamanında kabul görmüştür. ancak günümüzde sayısız belirsizlikten ötürü kabul görmemektedir. diğer büyük öneme sahip bilimsel gerçeklik ise evrim teorisidir. bu teori bilim insanları tarafından büyük oranda kabul görmektedir. doğal seçilim vb. teoriler akla ve mantığa gayet uygun gelmektedir. ancak cansızlardan(atom, molekül, elektron, proton vb.) canlı varlıkların nasıl oluştuğunu bu evrim teorisi açıklayamamaktadır. ancak miller deneyini günümüzde de kabul eden insanlar bu teoriye sıkıca tutunmaktadır.
bilimin ortaya attığı bir diğer görüş olan big bang teorisi ise evrenin nasıl oluştuğuna açıklık getirmektedir. hawking tarafından ortaya atılan bu görüş günümüzde en gerçekçi ve kapsamlı teoridir. big bangi kısaca özetlemek gerekirse şöyle anlatılabilir. dünyamız ve evren milyarlarca yıl önce aşırı sıcak ve yoğun bir noktadan(ki gerçekten bir nokta büyüklüğü varsayılmakta) devasa bir patlama ile meydana geldi. bu teori sayesinde evrenin sürekli genişliyor olduğu gerçeği ve gezegenlerin, yıldızların nasıl oluştuğu konularına açıklık getirildi.
big bang te bahsettiğim gibi bir noktacıktan söz edilmekte. bahsedilen nokta materyalizmde de bahsi geçen öz maddeye ne kadar çok benziyor değil mi ? bu devasa patlamaya sebep olabilmesi için mucizevi bir güce sahip olması gereken bu noktacık bildiğimiz atom patlamalarının aksine atom altı parçaçıkların patlamasıyla meydana gelmeli. günümüzde cern de yapılan deney bu big bang teorisini yanıtlama yolunda önemli bir adım olarak gözüküyor. sadece labaratuvar şartlarında elde edilebilen bu parçacıklar doğada kendiliğinden bulunamıyor. cern bildiğiniz gibi kilometrelerce uzuntulukta dev mıknatıslarla çevrili bir tünele sahip bu deneyleri gerçekleştirmek için.
doğada kendiliğinden bulunamayan bu parçacıklarla dolu noktacık, nasıl olur da tam evrenin başlangıcında kendi kendine ortaya çıkar ve bu devasa patlamayla zamanın başlangıcına, uzayın başlangıcına ve madde ile enerjinin başlangıcına sebep olur? hiçbirşeyin yoktan var olamayacağına inanan materyalist düşünce ve fizik buna nasıl açıklama getirebilir? bir kalemle çizer gibi başlangıca kim nokta atar ki ?