Gençlik kampları klasiktir, her yıl olur ama bu hepsinden çok farklıydı. Hem katılımcı sayısı hem de uluslarası olması farklı bir işlev kazandırıdı bu kampa.
ilk gün yaşanılan sıkıntılardan dolayı kampa ilk defa katılan genç arkadaşlar biraz sıkıntı çekti ama ikinci gün halledildi gibi bir şey. Matlar verildi, çadırlar tamamlandı. ikinci gün ile birlikte teknik sorunlardan çok bahseden olmadı.
Su sorunu vardı ama bizden çok oranın belediyesi ile alakalıydı. Sonuçta üç bin kişi var ve su bazen yetmemezlik oldu ama bunlar hep teknik sorunlardı. yani 10 günlük kamp bittikten sonra bunlar hep unutulacak şeylerdi.
Komünal yaşam örneği sergilendi. Herkes birlikte üretti, birlikte tüketti. Kampın temizliğinden, yemeğinden, güvenliğinden tüm kampçılar sorumluydu. Herkes birlikte yaptı bunu.
Çok sağlam atölyeler kuruldu. Kadın, halk oyunları, heykel, ekonomi, gazetecilik, fotoğraf, el sanatları kampın son saatlerine kadar çalıştı, çok iyiydi.
Oturumlar, Paneller, Aydınlar, yazarlar derken güncel sorunlar üzerine derin ve önemli tartışmalar yaşandı.
Şehirler arası toplantılar ise apolitik genç arkadaşların bakış açısını değiştirme konusunda çok etkili oldu.
Mogollar, Metin Kahraman ve Marsis başta olmak üzere verilen konserler tek kelimeyle harikaydı abi. Herkes eğlendi, coştu.
Deniz, kumsal, farklı gençler derken hiç boş vakit yoktu.
Benim de kampa giderken en çok merak ettiğim yurtdışından gelecek yoldaşlardı. Şehir komitesinde olmam biraz kısıtladı beni ama uykusuzluğu göze alarak sabahlara kadar yunanlılar ve ispanyolların yanında soluğu alıyordum. Bask, Katalunya üzerine ispanya'dan gelenleri dinledik, Lübnanlı yoldaşları dinledik, Yunanlılar grevleri, çatışmaları anlattı.
Tek kelimeyle harika bir kamptı. Belki uluslarası olarak türkiye'de 8-10 yıl sonra olacaktır kamp ama bu gerçekten süperdi. katılanlar çok şey kazandı, katılmayanlar ise çok şey kaçırdı.*