koçi bey, padişahların zenginliğinin zengin ve refah içinde olan halk kitlesiyle mümkün olacağını, zulümle bir memleketin yaşayamayacağını, dünyanın her yerinde olduğu gibi her şey iki dudağı arasında olan mutlak hükümdarın etrafında daima dalkavuklar ve fırsatçılardan örülmüş bir çemberin teşekkül edeceğini, bunların şahsi menfaatleri uğruna baştaki otoriteyi yanlış yollara sürükleyebileceğini, bu zümrenin çemberi yüzünden otoritenin halktan, dürüst ve yurtsever devlet adamlarından uzaklaşacağını anlatmaya çalışmıştır.
koçi bey, bilhassa mülki ve askeri teşkilatın basamak basamak nasıl dejenere edildiğini, devlet adamlarının alenen rüşvet aldığını, memuriyetlerin rüşvetle satıldığını, saray ağalarının memlekete sahip olduğunu, sipahi zorbalarının ve devlete karşı isyan eden eşkıyanın halkın sırtından geçindiğini, bu yüzden halk tabakasının ıstırap çektiğini, anadolu'nun ah ve vahlar diyarı haline geldiğini vurgulamıştır.
koçi bey, bir zamanlar osmanlı ülkesinde yaşayan köylü ve şehirlileri refaha kavuşturmuş, memleketi ekilmiş yemyeşil tarlalar haline getirmiş olan tımar ve zeamet sisteminin; kökünden bozulduğunu, halkı refah yerine aç bırakan, ekilmiş tarlaları bozartan ve verimsiz topraklar haline getiren bir sisteme dönüştüğüne dikkat çekmeye çalışmıştır. koçi bey, üretmeyen ve hazineden beslenme alışkanlığını sürdürmek isteyen organizasyonlara sahip devletlerin ve toplumların sonrasının felaket olacağını, derin bir vukuf ile açıklamıştır. koçi bey, merkezi yönetimin kuşatılma riskinin yüksekliğini vurgularken aynı zamanda da katılımcı bir yönetimin ihtiyacını dile getirmiştir.