aslında sözün özü hem insan hem laik olunmaz. her insan bir şekilde dine bulaşmıştır. ateist bile bir şeylein olmadığına inanır. din inanç manasına geldiğine göre onun zıddı olan laik kelimesi aynı bünyede bulunamaz. insanlar laik olmaz, kurumlar laikliği işletebilir.
türkiye'de kelime oyunu yapılıp durulan ve bir türlü dinsizlik demek olan laik kelimesini açıkça tanımlamayan ama uygulamada laikliği bir tek müslümanlara uygulamaya kalkarak müslümanlık düşmanlığı olarak kullanan bir devlet üzerinde yaşayan müslümanlar nasıl laik olabilir?
laik devlet deyip hem müslümanların her türlü inancını yönlendirecek bir diyanet kuracaksınız, imamları devlet memuru yapıp sözden çıkmamasını sağlayacaksınız, halkın yaptırdığı camileri ben yönetirim deyip diyanete bağlayacaksınız sonra bu laik anlayışınızı müslümanların uymasını isteyeceksiniz. zaten başka kimsenin uymasına gerek yok, devlet onlara seküler bir devletmiş gibi davranıyor.
camilerde okunacak hutbelere bile devlet karar verirken nasıl laiklikmiş?
madem laiklike herkes uymalı, bundan sonra cemevlerinin dedeleri de devlet memuru olsun ve devletin verdiği hutbe gibi belgeleri okumaykla yükümlü olsunlar. aynı zamanda kilise ve havralardaki din görevlileri de devletin verdiği vaazları okusun. müslüman deyünce laiklik akla gelirken diğer dinlerde neden akla gelmez? bu ülkede laiklik bir tek müslümanlara uygulanır o da düşmanlık olarak. diğer dinlerdekilere uygulanan laiklik ise sekülerizme uygun gerçek laiklik ilkesi. bir işe müslümansan örneğin abdullah gül gibi müslümansan cumhurbaşkanı olman mesele edilir. ama ismail cem gibi bir başka din mensubunun dışişleri bakanı olmasının bir gün eleştirildiğini görmedik.
laikliği müslümanların sırtında sopa gibi kullanan bir devletin laikliğini hangi müslüman kabullenir? aynısı diğer dinlere de uygulansa onlar da laikliğe karşı olurdu...