Hassas terazide, patates çuvalı tartmak isteyen o asil duygunun vukuu bulduracağı eylemden öte değildir. "aşşağılık psikolojisi" çerçevesi altında kendine; "salağım, anlamıyorum, yakarız, özgürlük" diyen zat-ı zina'ların da mevcudiyetinden bu durum pekala anlaşılabilmektedir. Keza insan aklının, "Darvin"in teorisine inanacak kadar kapasiteye sahip olduğunu hesaba katmadan yüce allah (c.c)'ın sıfat ve hikmetlerine akıl erdirmeye çalışmaktadırlar.
Bahsi geçen örnekte de açıkça mevcut olduğu üzere, hassas terazide patates çuvalı tartmaya çalışan zihniyetin; terazisi de, zihniyeti de, şüphe ettiği değerler de amaç edindiği kütleyi tartamayacaktır.
Kur'an, sınıfsal temellere etki etmiyor diyen sayın "her seye gotuyle gulen adam", kılıçtan geçirmekle de ithaf ettiğiniz o aziz ulus'a çiçekler uzatılmadı hiç bir zaman diliminde. Taşlanan, hicret ettirilen, put turizm/ticaretine gölge düşürüyor diye umarsızca köle edilip, itaat etmeyenleri canice öldüren bir ulusa karşı savaşıldı. Battalgazi destanlarından duyulanlarca yorum yapmak, başta müslüman topluma yapılan aşşağılık bir saldırı olacağı gibi "Cüney Arkın"a da haksızlık olacaktır.
Bu gün sizler yakmakla huzur bulacağınız nazarınızda, "bir tomar kağıt" parçasıyla avunacak iseniz, sizleri kılıçtan geçirecek hiç bir kuvvet bulmayacaksınız karşınızda. Öyle ki acizlik, kaba kuvvet ile örtpas edilecek bir olgu değildir. Acizlik izzetle tatmin olmamakta ısrarcı bir libidal enfeksiyon gibidir. Zevk verir belki, ama ilaç almadığınız sürece erken boşalmaya devam edersiniz.
Kıssadan hisse: Gençlik pek muazzam olgu, isyan pek tatlı meyvedir. Lakin inanç ve ihsan ebedi tat ve olgunluklara müsebbib olacaktır.
Belki kılıç ile değil ama güzel bir söz ile bitirmek gerekirse, "Allah (c.c) sizler affetsin."
