Dur... Bırak... Kaynasın kahvenin suyu
Bana istanbul'u anlat, nasıldı?
Bana boğazı anlat, nasıldı?
Haziran titreyişleri kaçak yağmurlar ardı,
Yıkanmış kurunur muydu yine o yedi tepe?
Ana şefkati gibi sıcak güneşte...
insanlar gülüyordu de,
Trende, vapurda, otobüste...
Yalanda olsa hoşuma gidiyor söyle!
Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır,
Bıktım be...
Dur... Bırak, kalsın, açma televizyonu
Bana istanbul'u anlat, nasıldı?
Şehirlerin şehrini anlat, nasıldı?
Beyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıp;
Köprüler, Sarayburnu, Minareler ve Halice
Deyiverdim mi bir merhaba, gizlice...
Dur... Bırak... Kımıldama, kal biraz öylece ne olur!
Kokun istanbul gibidir,
Gözlerin istanbul gecesi...
Şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım
Gök kubbenin altında orda da beraber
Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali,
Hasretimin çölünde sanki bir pınar gibi...