doktor mengele olmaktır.
şöyle ki;
çocukluktan beri bilime ve bilimsel deneylere ilgim olan şahsım,5-7 yaşları arasındayken kedi,köpek ve hatta kaplumbağalar üzerinde çeşitli bilimsel denemeler yapmıştır ancak ben onları oyun olarak adlandırmaktayım.
çınar ve incir gibi bazı ağaçların gövdelerinde özellikle yaz zamanlarında reçine kıvamında yoğun sıvılar oluşur,görüntüsü balı anımsatır, bu sıvı bir kaba alınır ve ateşte biraz yumuşatılır ve akışkan hale getirilir,ardından bir şırıngaya depolanır ve olmamış incir sütüyle karıştırılır. sokaktaki yavru kedicik alınır ve sırt kısmından bu iki sıvının karışımı kendisine enjekte edilir.kedicik bırakılır ve izlemeye alınır.yaklaşık 10-15 dakika sonra kediciğin akşamdan kalmış gibi yürümeye başladığı, sersemlediği ve denge sorunu yüzünden olduğu yere yattığı görülür. ancak birkaç saat sonra kedicik tekrar kendine gelir ve eski haline döner. kalıcı hasar oluşmuş mudur bilinmez ama ölmediği gözlemlenmiştir.ancak aynı deneydeki karışıma kola karıştırılınca kediciğin öldüğü görülmüştür.
başka bir deneyde, bir kaplumbağa yakalanmıştır(yakalama demeyelim bulunmuştur * ), haliyle kabuğunun içine gizlenmiş olan kaplumbağanın kabuğuna uzun uğraşlar sonunda 4 adet sandalye tekerleği takılır,kabuğun içinde gizlenmiş olan tosbağacık 4 çeker vaziyette bayırdan aşağı bırakılır, hayatında hiç o kadar hızlanmamış hayvan, kabuğundan çıkar, ayaklarıyla yola tutunur ve kendini frenler, işte bunu da kaplumbağalardaki hıza karşı verilen istemsiz refleks olarak açıklamıştım, bilim dünyasına duyurulur, hemen söyleyeyim bu deneyde ölen falan yok,daha insani denebilir.
köpeklere gelince, neyse o da kalsın, anlatırsak gereksiz yere anılabiliriz.
not: kaplumbağa deneyi çok keyifliydi ve bu yaşta dahi yapabilirim. ama kediler hakkında yaptığıma şimdi bakınca üzülüyorum.