Çok canların yandığı tarihtir.. Bu tarihten 1 hafta kadar önce, marmara denizinin sularının sıcaklığı garip değerlere ulaşmıştır. Durumdan işkillenen kaptanlar* gerekli yerlere ulaşmaya çalımışlardır. Lakin araştırmalara başlanamadan olay patlak vermiştir.
Depremin denizle ilgili bir başka olayı da şöyledir. Az önce bahsettiğim enişte, teyzem ve kuzenim birlikte o gece istanbula, tekne için mazot alma bahanesiyle gezmeye gitmek için yola çıkmışlardı. *** Depremin başlamasından tahmini 1-2 dakika kadar önce eniştem, teknenin aldığı yolda bir gariplik olduğunu farkediyor. Öyle ki, biri 720, diğeri 420 beygir gücünde olan 2 motor, tam yol gaz verilmesine rağmen tekneyi ileri götürmekte zorlanıyor. ilk olarak "pervanelere birşey dolandıysa boku yedik" diye düşünen eniştem, koşa koşa makine dairesine iniyor. Ve tam o sırada, tekneye sanki denizin içinden biri balyoz ile vuruyomuşçasına gümbürtü sesleri geliyor. Eniştem ne yapacağını bilemiyor, bi aşağı bir yukarı boş boş inip çıkıyor defalarca. Artık çıldıracak bi durumdayken sesler yavaşça kesiliyor. Tekne, az önce onu tutan gücün elinden kaçarcasına birden hızlanmaya başlıyor. Derken telsizden gelen haberler ile anlıyorlar deprem olduğunu.
Eniştem bu olayı ne zaman anlatsa gözlerini kocaman açar, yaşadığı korkuyu hissettirir mimikleriyle. Ve hala anlam veremediğini söyler, o motorların o tekneyi nasıl olup da ileri götüremediğini o birkaç dakika boyunca.