dini, doğrudan doğruya dogma olarak ele almakta olan insandır. ama atladığı nokta odur ki din, başlı başına dogma değildir ve olamaz da. çünkü; "dini yaşamak" dediğimiz hadise biryerde toplumsal ve sosyal yaşantı üzerinde de etkindir. baktığımız zaman dindeki "haram" ve "günah" kapsamında hep sosyolojik ve toplu yaşama mantığı hâkimdir(en azından islâmiyette). yoksa ki zekât vermek neyin nesi? veya kul hakkı neden haram? zina neden günah?
ve kutsal kitabında defalarca "ola ki düşünürsünüz", "hiç düşünmez misiniz" diye telkin ederek kullarını defalarca düşünmeye sevkeden yaratıcı, insanı yaratırken bahşettiği akıl ve iradeyi, dogmanın önünde tutmaktadır. he dogma olan şeyleri barındırmaz mı din bünyesinde? elbette ki barındırır ki tâ en başta, temelde zaten kendini verdiğin teslimiyet başlı başına dogmadır.
ama bunun dışında dini konulardaki eleştiriler "doğruyu bulmak" anlamında ve eğer ki "sağlıklı" ise zaten eninde sonunda hak'kın dediğine gelirsin. zira açıklık yoktur. ama sen eleştirmekten kendini men edersen, bunun altında "açıklık var mı ki" mesajının tedirginliği yatar. bilmem ki anlatabildim mi? yoksa gene götünden fetva uyduran insan konusunda olduğu gibi "ateist propaganda yapıyor" diye algılayabilecek aklıevveller çıkar mı? izleyip görelim vesselam...