"50 sene öncesinden türk dilinin düşeceği, düşürüleceği halleri görmüş, teşhisini koymuş,1959 yılında bir lise talebesinin kendisine yazdığı mektupta atatürkün büyük nutkundaki dili ve birçok parçaları anlamadığını belirtmesi üzerine atatürk sonrası dildeki budama hakkında güzel bir makale kaleme almış edebiyat insanı
dünkü şair ahmet haşimin dilinden anlayan bir gençlik kalmadı. evvelki günün şairi tevfik fikret de artık bir yabancıdır. abdülhak hâmid bir hint racası, namık kemal bir ortodoks papazı kadar bugünkülerden uzaklaşmıştır. daha evvelkileri saymayınız; gâliblere, bâkilere giderseniz, onlar boş veya nâhoş bir sada bile değildirler. bugünkülerin siyasî,askerî zihnimiz hakkındaki bilgileri de böyle kopuktur. cengizi bilirlerse, yavuzu daha az bilirler veya bilmezler.
tarihin bu kopa kopa,atlaya atlaya gidişi devam ettikçe yarının gençleri de bugünküleri okumayacaklar, okusalar da anlamayacaklardır. devrimbazlar her çeyrek asırda bir türkçenin büyük bir kısmını değiştirmiş olacaklardır.
tarihinin sürekliliğini kaybeden bir millet her şeyini kaybetmeye mahkûmdur. hafızası parça parça kopmuş bir akıl hastası gibi, geçmişiyle, hatıralarıyla ve benliğini terkip eden bütün varlık unsurlarıyla ilgisi kesilmiştir. yabancı tesir ve müdahalelere, yabancı vesayete hazır ve muhtaç bir halde, evvela bağımsızlığını, sonra da bütün millî şahsiyetini ve varlığını kaybeder.
atatürkün büyük nutkundaki dili ve birçok parçaları anlamadığını bana yazan bir lise talebesinin itirafı,dehşet ve ibret verici bir gerçeğin itirafıdır. bir iki nesil sonrakiler, bu nutkun tamamını anlamak iktidarından mahrum kalacaklardır. her nesil bir evvelkini tercüme yoluyla veya tercüman vasıtasıyla anlamak zorunda kalınca, dilinin zaman içindeki vahdetini kaybeden milletlerin tarihteki o meşum sonları bizim de akıbetimiz olacaktır."