arabanızı kapısını penceresini kapatmadan bırakıp gidebileceğiniz bir garip memleket. etrafta çok katlı bina bulunmaması huzur veriyor, sanki köydeymişsiniz gibi (ve evet burası zaten köy diyenler var).
toplu taşıma yok, hemen herkesin arabası var ve taksi pahalı - imiş.
sıcağı ekim ayında bile yakıyor, yazını düşünemiyorum bile. güzelyurt dışındaki yerler çöl havası taşıyor, ya da özetle çöl. ama portakal bahçeleri, hurma ağaçlarıyla güzelyurt diğer yerlerden yeşil bir çizgiyle ayrılıyor (bkz: yeşilyurt köyü). denizi filmlerdeki gibi masmavi. trafiğin türkiye'ye göre ters yönde olması yolcu koltuğunda oturanlar için bile alışması zor bir durum. bunun dışında ilginç trafik kuralları mevcut.
3-4 günde her yerini gezebileceğiniz bir yer, ama biraz daha kalıp aylaklık etmek istiyor insan ister istemez, havasından mıdır, suyundan mıdır, yoksa...