Yurttan içeri her girdiğinde, bir an kek kokusu aldığını sanırsın ama hepsi burnunun bir aldatmasıdır. Annenin 'hadi çay koydum, kek de var' diyen tiz sesini duyacakmış gibi olursun. Ama tek duyabildiğin öğrencilerin birbirine giren sesleridir. Yatağına yatarsın, dünyanın en rahat yatağı olsa bile annenin kullandığı yumuşatıcının kokusu olmadığı sürece anlamsızdır. Etrafındakilerle kavga ettiğinde, sevilmeme duygusuyla yıkılır, seni dünya yıkılsa bile sevecek olan ailenin yanında olmak istersin. Şimdi evde olsam, bana bakan sevgi dolu gözlerle televizyon izlesem, kestane pişirsek mesela diye düşünürsün. Ama o fırsat arada bir geçer eline, göz açıp kapayana kadar da geçer, gider.. En çok da evin içindekileri özlersin, evi özlemenin sebebi de zaten, içindekilerdir.