öncelikle nickaltı entry girmek pek adetim değildir ama bu istisnai bir durum. açılın... (buradan yola çıkarak açılıma destek veriyor neyin diye eleştirebilir, aman diyim.)
ben, insanların bir çok konuda bilgi sahibi olması ve bu konulardaki bilgilerinin de yüzeysellikten arınmış, yani derin olması taraftarıyım. ama bu yazar, ısrarla yüzeysel fikirleri derin görünsün diye sularını bulandırıyor. (zerdüşt'ten alıntıdır bu benzetme.)
entry'lerine bakayım bi tanımaya çalışayım olmadı seviyeli bir sohbete davet edeyim (şaka şaka) dedim geçen ve sadece şunları çıkarabildim entry'lerinden:
kadın, akp karşıtı. akp karşıtı yerine atatürkçü dememi bekleyen yazarlardan özür dileyerek mevzuyu biraz derinleştireyim.
eğer bu yazar atatürkçü ise ben muhtemelen atatürk karşıtıyım. had safhada bir putlaştırma seziyorum entry'lerinde çünkü. açıkçası yazdıklarından çıkardığım kadarıyla kendisiyle, facebook'ta "spartacus öldüğünde çantasından nutuk çıkmış. beğen, paylaş" tarzı gruplara üye olan siyasi görüşünü facebook'tan belirleyen hilkat garibesi yeni yetmeler arasında hiçbir fark göremiyorum.
hangi partinin sempatizanı olduğunu da bilmiyorum. ama chp ve mhp'yi aynı anda sırf akp karşıtı partilerin en popülerleri oldukları için desteklediğini, bu partilerle ilgili başlıklara övgü dolu cümleler yazmasından anlayabiliyorum.
şunları dedikten sonra siyasi görüşümü "merkez sağ" olarak nitelendirme yanılgısına düşebilir. bunu düzeltmek adına bir iki cümle yazayım.
merkez sağ partilerden zerre haz etmem. bu partilerin yerine ve zamanına göre politika uyguladıklarını, belirli bir ideolojik temellerinin olmadığını bilirim. bu sebeple bu partileri eleştirmek için çok da kafa yormam. kısacası merkez sağ'ı çok da ciddiye almam.
ama aşırı ciddi alanı mevcutmuş demek ki. başlığına yazdığım yazar da bunların en tipik, en gülünç örneğidir. ve adım gibi biliyorum ki;
-ananı da al git,
-en az 3 çocuk,
-şehidime kelle, terörist başına sayın diyen başbakan...
tarzı kalıplar olmasa siyasetle ilgili kurabileceği tek bir cümle bile olmaz.
her şeye rağmen çok sevdiği kemal kılıçdaroğlu'nun tartışma programlarındaki üslubuna sahip olsun, canımı yesin. ama ısrarla kılıçdaroğlu'nun -gülüç bulduğum- miting üslubuyla anlatmaya çalışıyor derdini. (üzgünüm arkadaşım, referandumla kayısı arasında bir ilgi kurabilecek kadar zeki değilim.)
siyaset mevzuunu burada bitiriyorum ve bu kadar sığ sularda yüzen bir siyasi görüş ve onun bir mensubu ile ilgili bu kadar uzun yazmaktan utanıyorum.
yüzeysellik mevzuu ile ilgili bir örnek vererek entrymi bitirmek isterim.
sözlükte entrylerini uzun uzadıya incelediğim üç tane eşcinsel yazar var.
bu yazarlar içersinde oneqeno ve koolcat'i takdir ederim. çünkü sadece eşcinsellikle ilgili yazmıyorlar. siyasetle, müzikle, sinemayla, sporla vs. ilgili de gayet güzel entryler giriyorlar.
eşcinsellikle ilgili girdiği entrylerde ise derinlemesine analizler yapıyorlar ve asla "yüzeysel" olmuyorlar.
bir de "ahmet yıldız ölmedi" vardı vakti evvel. işte onu zerre sevmezdim. homofobik değilim ama adamın entryleri sadece eşcinsellikle ilgiliydi. yani konu kapsamı dardı, tıpkı demeteren gibi. entrylerinde gayleri potansiyel seks bağımlısı olarak gösteriyor ve anlattıkları "100 dolara şuna verdim, parasız kaldığımda elli dolara bi posta verdim, akşam babam iflahımı sikecek"ten öteye gidemiyordu. derin değildi çünkü onun da suları.
yani demem o ki; arada farklı konularda da entry girsin. ne bileyim izlediği bir filmle ilgili yazsın. 70'ler klasik rock gruplarının ne anlattığıyla ilgili bir şeyler okusun. onlar hakkında yazsın. biraz çeşitlendirsin kalemiyle ilgili silahlarını.
sonuç olarak; siz yazmadan ben yazayım kıytırık, ayarımsı cümleciklerinizi.