bir olay üçe ayrılır: gülüş, girişme, seviş
sonra bacaklar ikiye ayrılır: oov yes oohşş
ve hüzün, zaman zaman deli dumrullarla gelir, güllü'nün kafasına vurur.
bunu en güzel ahmet özhan söyler ama herkese söylemez, benden söylemesi.
bir keresinde buzdolabına kerkinmiştim, o günden beri çok soğuk bir adamım fakat adam olduğum konusunda iddialı değilim, zaten iddia sevmem, iddaa oynamıştım ama tutmamıştı, 3-1 berabere bitmişti maç, yani üst biten bir maç beni alt etmişti ve hala bir anlam veremem buzdolabının bana olan soğuk tavrına.
şişe var masada, çıtlayıp duruyor, aslına bakarsan çıtlamasa da duruyor, zaten masada duruyor, şişe de duruyor masa da duruyor ama evet bunu söylemiştim, mesele şu ki, beni korkutuyor.
korktuğumu biliyor mu bilmiyorum ama bilmese çıtlayıp durmazdı ibne, üstelik 1 litrelik ama o kendini 1.5 sanıyor, deve aynası dedikleri bu olsa gerek.
tekne orucu tutardım küçükken, şimdi kayıkla idare ediyoruz, elin oğlu gemiye gemicik diyor, yani herkesin tuttuğu kendine.
ülke genelinde bir erkan yolaç hayranlığı başladı, herkeş evet-hayır oynuyor ama bu zıplayışların altında başka bir sebep var, birileri bizi hoplatıyor.
eskiden ali desidero vardı, şimdi ise ne kahve ne meraklı bir kalabalık... ananın ananın ananı nınıııın nidalarıyla dolaşanların da konuyla uzaktan yakından bir eltisi yok.
elti dedin de aklıma değdi, bir peçenekli süleyman vardı, nooldu la ona?