kim ister sıradan olmayı, herkesten biri olmayı?
birileri için, en azından biri için özel ve önemli olmak ister herkes.
farklı olma çabası hiç sonlanmazmış; ben sonlanacağını sanırdım, kendi adıma son verdiğimi düşünürdüm ama aslında hala bir şekilde çabaladığım farkettirildi. farklı olma çabası gerçekte birileri için özel olma çabasıyla eşdeğer değil mi? ''farklı olursam beni daha çok severler'' düşüncesi değil mi? sevilmeye, şefkate olan açlık yüzünden değil mi?
biraz da tehlikeli bu insanlar ama tehlikeleri kendilerine. ne zaman sevildiğini, önemsendiğini sansa elinde avucunda ne var ne yoksa dökülür. i̇çinin kapısını ardına kadar açar ama kapıdan içeri giren ille bir kez içeri sıçar. pişmanlık duyar mı kapıyı açan? üzülür, hırpalanır ama aynı şeyi tekrar tekrar yapar. çünkü bir sona inanır, mutlaka bunun bir sonu olduğuna, bir gün verdiklerinin değerini anlayacak birinin olabileceğine inanır. her tökezde inancını kaybedip, ayağa kalkarken daha güçlü bir inançla devam eder hayatına.
çoğu zaman gerçeğin farkındadır da fısıltıyla bile söylemez kendine. yüzü daima gülen, kahkasını herkese duyurmak istercesine yüksek atan, ''o kadar keyfim yerinde ki hiçkimse bunu bozamaz'' edasıyla herkesi ama başta kendini kandırır. kanmaya gönüllüdür o. her şekilde kanmaya hazırdır; sevildiğini hissedebileceği her söze ellerini uzatmak için her zaman tetikte bekler. ayna karşısına nadir geçer, geçtiği zaman da kendine güzel şeyler söyler; kendini seviyor gibi yapar ki kendini de kandırsın. insanın kendi sevgisine bile ihtiyaç duyduğunu biliyor musunuz?
hep kendine zararı. kendini sevse o farklılığı yaratmak için çabalamasına gerek de kalmayacak.
ve kendini özel sandıkça zarar görecek, günün birinde bir sinek kadar bile değerinin olmamasıyla yüzleşecek. her şey o zaman başlayacak. ya da bitecek!