cinsellik, erotizm ve çürüyen bir toplumsal sistemin ürünü olan yaşam tarzı "özgürlük" diye pazarlanıyor. Ne eşcinsellik ve homoseksüellik, ne cinsel sapkınlıklar, ne çılgınca tüketim kültürü, ne gayrimeşru "birlikte yaşam" denilen şey, ne de kapitalizmin özgürlük diye sunduğu başka yaşam ve davranış biçimleri insanların bir tercihi olarak ortaya çıkmıyor. Aksine, bu tür özgürlük anlayışı beyinlere binbir yolla pompalanıyor ve insanların "kendi tercihleri" olarak görmesi sağlanıyor. insanın insani özelliklerinden soyundurularak hayvanlaştırılması da burada anlamını buluyor.