türkiye'deki basın, yayın organlarının, medyanın beşiktaş'a karşı uyguladığı karalama politikasıdır.
dünyanın en iyi kanat oyuncularından quaresma geliyor,
real madrid'in sembolü guti geliyor,
stuttgart'ın şampiyonluğunun gizli mimarı hilbert geliyor,
dünyaca ünlü teknik adam schuster geliyor,
formalar rekor kırıyor,
kombineler rekor kırıyor,
tribünler kopuyor, rakipler, yeni transferler gözlerine inanamıyor,
beşiktaş, dev avrupa klüpleri düzeyinde futbol oynuyor,
beşiktaşlı sayısı artıyor,
beşiktaşlı olmayanlar bile q7'yi görmeye geliyor,
...
herşey iyi gidiyor kısacası. hem de herşey...
ama bizim renkli basın o kadar şerefsiz ki...
tüm bu olanlara rağmen bir türlü benim şerefli takımım, dertli takımım beşiktaş kendini beğendiremiyor.
biri çıkıyor "quaresma futbolcu değil" diyor. ne lan ne? su aygırı mı?
öteki çıkıyor "guti gereksiz, alex daha iyi" diyor.
öbürü geliyor, "schuster yönetime rest çekti" diyor. dur bi bismillah ne var noldu? çok mu kötü araları? e gönderelim ozaman...
q7, guti, hilbert ve cenk'e sadece toplam 8,3 milyon verilirken, millet "çok pahalı transferler yapıldı" diyor.
forma satışları, kombineler rekor kırarken, "taraftar forma almıyor, anaa ne mal taraftar la bunlar aboo" deniliyor.
ya biri de çıkıp "ben şerefsizim kardeşim" demiyor.
insanın zoruna gider tabi. stoch ve dia transferlerine gutiden, q7'den daha fazla önem verildi. neden peki? eğer beşiktaş'ın suçu, şerefsizlerin dünyasında "şerefli" olmaksa, biz de o suça sonuna kadar yardım ve yataklık etmeye hazırız.
ha bu arada merak etmeyin, sevilmeye ihtiyacımız yok.
bunları gördükçe içimizdeki beşiktAŞKı katlanarak artıyor zaten.
selametle...
