entel diye adlandırılan aydın kesimimizin de aslında içlerinde ki bizden biri olma dürtüsüne kayıtsız kalmayan bir entelin tüm tabuları yıkarak günlük yazmasıdır.
sevgili günlük,
gecenin hüznü henüz damarlarımdan çekilmeye başlamışken içimdeki deniz adeta raksa başlamıştı. sabah 5 sularında güneşin doğuma yakın vaktiyle puromu yaktım.
içime çektiğim her nefeste kulaklarıma dolan o eşsiz piyano solosuyla kendimden geçtiğimin farkına vardığım anlarda ezan okunmaya başladı. puromu hemen söndürüp üzerimdeki röpteşambırımı çıkarıp daha muhafazakar kıyafetler giyerek namazımı kıldım.
kahvaltımı yapmak için boğaz manzaralı balkonuma çıktığım anda martıların çığlıkları adeta bir musiki edasıyla içimi düğümledi.
kahvaltının ardından akşama kadar 5 kitap bitirdim. hepsi birbirinden farklı, adete insanı her okuyuşunda yenileyen kitaplar.
akşama aşçım ne yemek istediğimi sorunca dilimden istemsizce adana kebap çıktı. şaşkınlığını gizleyemen gözlerle bakan aşçım karşısında adeta küçülmüş yerin dibine girmiştim. kendimden utandım ilk defa ve aşçımı kovdum. bugün çok hüzünlüyüm günlük. içimden nedense arabesk dinlemek geçiyor ama yavşatılmışlık bir hançer gibi düşüncelerimi esir alıyor korkuyorum günlük.