orijinal hikaye yamulmuyorsam şöyle bir şey; allah ın bir tane peygamberi var; allah buna diyor ki "çocuğunu bana kurban et", peygamber de yatırıyor çocuğunu tam kesicek, bir melek iniyor "çocuğunu kesme, bunu kes" deyip bir hayvan veriyor, peygamber de hayvanı kesiyor. yani, tanrısı uğruna çocuğunu bile kesebilecek bir insandan bahsediyoruz, hatta bu insan bir peygamber, vesaire. peygamber bile çocuğunu kesebilecek hale geliyorsa, bir kaç insanın kedi kesecek şekilde bir gelenek geliştirmesi çok da garip değil.
bu konuya en gelen en çok itiraz şu "ama biz kediyi yemiyore kii, hem biz çok şekeriiiiz". bu şekilde kendini savunan anlayışa, diyemiyorum ki, zaten bi canlıyı yemek yeterince garip bir şey, bir canlıyı öldürmek garip bir şey; oysa insanların çoğu canlıları yemek için öldürüyorlar; iyice garip bir durum, sadece alışkın olduğumuz için bu durumu garip karşılayamıyoruz.
bunu diyemediğim için anlatmaya çalıştığım esas şey şu; dini ritüellerin mantığı yoktur, sadece yapılırlar, bu nedenle hayvanı kesme ritüelini meşru kılan şey onu yemek değildir, onun dini bir ritüel olmasıdır. kurban kesmeyi dini bir ritüel olduğu için değil de, "abi kestikten sonra yiyoruz yeaa" şeklinde savunuyorsanız, inancınızla ilgili fark edemediğiniz şüpheleriniz var demektir.
yalnız yine, araya sakladığım bir detay var ki o da şu; bu başlığı fan of akplilerin ve cemaat kaçkınlarının "dinimize çok özgürlüüük, bizi eziyileer biz de adam düvmek zoründe kalüyürüüz" dedikleri zamanlar da açmıştım; amacım da bu insanların dini özgürlükleri savunmak yerine ideolojik artistlik yaptıklarını görmek ve göstermekti; bu konuda da haksız çıkmamışım, zira kimse "evet bu dini bir ritüeldir, kabul edebiliriz" demedi, herkes " ama biz onları yiyoruz, hem barış hoşgörüü" diye karşılık verdi.