hiç gelmeyecek birisini özlemek

entry481 galeri
    10.
  1. bir özlemdir öyla ya da böyle, ama bilinçsiz da olabilen bir gerçeklik. çünkü bilinç her zaman acıyı hazırlamıştır bu gibi meselelerde. [bazen mısraları kuşanır gelin kızlar, takındıkları koyu kırmızı kuşaklarda. bazen de denize özenir gözler, ''yosunmuşuk!'' falan derler;] aslında bir nevi bu bilinçsizliği kabul etme olayıdır bu, bile bile uyanmamaktır görülmek istenen rüyadan. beklenen de rüyadır. ötesi yalan gibi, salt spekülatif ne gerçek ne de elle tutulabilir.

    aslında biz hep herşeyi sonlu bildik; çünkü ''bitiş!'' diye bir kavrama inandık; ama maalesef aynı zamanda umutsuzluğa da. inanmak başarmaktır ya da başaramamaktır neye inandığınıza bağlı bu. umutsuzluksa, son da yoktur.[haliyle bunu ötesinde de ne ''bit' vardır ne de canınızı satılığa çıkaracağınız ''bit! pazarı''] bir heykel vardır bir taş vardır bir de heykaltraş; biçimlendirdiğiniz ruh ve sizin bekleyen donuk silüetiniz.

    aslında inanmamak da bir şeye inanmaktı her zaman; çünkü umutsuzluk vardı. acı vardı; çekebliyorsak ya da belki çekişmeliydi hayat, çekemiyorsak çekinik kalıyorduk daima bişeylere. aslında hep umutlu büyüdük zayıf olduk; umutsuzluk bazen umudu da çağırabilirdi.

    ve bunlar dahilinde paylaşabileceğimiz yalnızlıktan öte bişey yok, birliktelikler iki yalnızlık demekti. o da başlı başına bir etmezdi! aslında onu bile paylaşamadık çünkü; sakınaklı olduğumuz paylaşılamayan yalnızlıktı. sonuç yek başına bir serkeşlikten öte bişey değil; herkes kendine bikes!

    sonra; dört duvar arası köşebaşı yalnızlığı. başkaları bilir bu duvarların ne kadar çarptığını insanları. hiç bir köşenin rengi aynı değildir ve herbir köşe-ücrası renksiz kalmıştır hep, oysa hep bunlara renk katmayı amaçlamıştık görünen yanlardan öte, beklemenin doldurduğu çok renksiz boşluklar olaraktan gördük bunları.

    aslında yalnızlık kalabalık dağında kıtlık-kırandı!

    sonrasında; beklemek ve yollar. bunlar arasındaki benzerlikler hep şaşırtmıştır beni; yollar yılan gibi kıvrılırdı bir yalnızlıkta, kendinin izinden giderdi hep, yolları rüzgar süpürürdü; beklemeyi ise hamarat kızında zaman. sonra mı? her zaman baskın gelen gailedir; ve gene aynı sicimi dengesizliğin; bekleme ile kişi arasındaki zamansızlık.

    sonrasında bir çatal yürektir insanlık. bir gönlü aya bakar birisi çaya; ay yalnızlığın, çayda incebel-in[citanesi]. ikiye bölünüp farklı yolları izlemekten yolsuluğa düşmekten öte yapabildiği bişey yok! anarşist kalbimiz bile göründüğü gibi ''nizamsız-karakuşi''.

    aslında bilir misiniz; hep korkar yalnızlıklar. saklayacak bişey ararlar; zamandan ya da geçmişn şimdisinden. peki yeknesak-lar? sakladığı kaybolup gidişidir kendinin zamandan. korkuyor, kaç yol ağlamaklı korkuyor; kaç yıl doyasıya sevişende. ama biliyorum her suskun yeknesaklar[ı], ve korktuğu kaybolup gidişidir kendinin zamandan!

    düşünceler her zaman aklın zinasını takip eder; elde edebildiğimzi kendi düşününde tınılarımız; doğanın adı yok; varsa bile dokuzbabalı-haramzade. siz nesepsiz deyin; biz nasibimizi düşüncede bulmayı hayal edelim; sonrasında aynı sonuç düşüncelerin üzerine bir çul gerilir.[nefesim düşüncelerimin avucuna cesimdir]

    ah umutlar, hiç bir zaman deniz-alarga olmadı. hep olası bir ala[k]ar[ga]-anlık'dı teni karanlık göğümüzde.

    [..]

    hiç bir zaman gelmeyecektir; ve her zaman sol yanın acıyacaktır. acıyan kaburganda sakladığın kadınındır; ademin sana emanet ettiği!

    not:sözlerde bir anlam aramayın herhangi bir anlamı yoktur..
    10 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük