herhangi bir faaliyet için genelde resmi kişilerin, halka gösterdiği aşırı tepkidir. farklı türleri mevcuttur ancak, ülkemizde bu terim en çok polis için kullanılır, her hangi bir topluluğa daldıklarında kendilerini kaybetmeleriyle baş gösterir. tek başlarına devletmişler gibi düzeni sağlamak için olanca güçleriyle vururlar. aslında bundan bir kaç sene önce polisin elinden bazı yetkilerinin alınmasıyla daha da şiddetlenmiştir. silah kullanmada kısıtlanan polis çareyi dayak atmakta bulmuş olabilir. ama tabi burada günah polisin değildir. emir komuta yetkisi denen bir kavram var. hiyerarşik düzene göre bu yetkiyi emir erlerine amirleri verir. amirlere orantısız güç uygulanırsa belki şartları biraz daha hafifletebilirler.
babaların kullandığı orantısız güç ise; çocuklarını öldüresiye dövmeleriyle ortaya çıkar. bunun tek bir çaresi vardır, çocuğu aileden alıp yetiştirme yurduna vermek. bu zaten 2 bilinmeyenli denklem gibidir. ya babasının evinde psikolojik sorunlu olarak büyüyecek ya da yetiştirme yurdunda psikolojik sorunlu olarak büyüyecek. babasından gördüğü orantısız gücü oranlayamazsa o da çevresindekilere uygulayabilir.
öğretmenlerin kullandığı orantısız güç diye bir şey artık kalmadı çünkü artık öğrenciler öğretmenlerine orantısız güç uyguluyor.
arkadaşlar arasındaki orantısız güç te de, örneğin güreş tutarken birbirlerinin bir takım yerlerini kırabilirler, morartabilirler, hastanelik edebilirler. bu durum da genellikle gençlik ateşinden kaynaklanmaktadır. enerjisi fazla gelen bünye, arpası fazla gelen at gibi tepinip durabilir, uzak durmakta fayda var.