görmüşlüğün cehaletine merhaba demek gibiydi bilinmedik bir alı görmek yanaklarında. sonra terledikçe kızardı, kızardıkça kızarttı. parçalı bulutlar beş para etmezdi ardından bakmazsa güneş. öyle ya yıllarca yürüdüğünde düşmemişti önüne gölgesi. bir kere görünüverdi önünde, koşmak istedi, kayboldu. bulutlar parçalı değildi artık.