üç yaşındayken tek derdimin yeni elbisemle beni beğenip beğenmemesi olan, işten geldiği anda herkesten önce beni öpmesi için kapının yakınında beklediğim, okuduğum saçma sapan ilkokul şiirlerini bile müthiş önemli bir devlet başkanı konuşuyormuşcasına önem vererek dinleyen, ne kadar zıtlaşırsak zıtlaşalım yanında her ihtimalde güvende hissettiğim, her türlü eleştirisine rağmen daima ve istisnasız kollarının bana açık olduğunu bildiğim, büyüdükçe ve uzak kaldıkça daha çok özlediğim, tek damla gözyaşımla katil olabilme potansiyeline sahipmiş gibi görünen, yanlışıyla doğrusuyla hep yanımda olmasını istediğim insan, kısaca canım babam.