ikimizin de doğum yeri ve ikametgah adresi ekşisözlük olmasına rağmen ben bugün okuyan oylayan ya da umursayan olsa da olmasa da işimi buraya işlemek istiyorum.
2 yıl aşkın süre önce kalbime girdi ve onu bir daha ordan gönderemedim. kızdım-kırıldım ama yerleştiği yerden onu kaldırmak rahatını bozmak istemedim. çünkü onun rahatı benim de rahatım. kalkıp gittiğinde onca şeye rağmen hala ne yapacağımı bilmiyorum.
yemek yerken "acaba bugün ne yedi?" diye düşünmekten alamıyorum kendimi. sormuyorum, geçiştireceği sorulardan hoşlanmıyorum. kimsenin sesini duyduğuma onun sesini duyduğum kadar sevinmiyorum. ona sarılmak iki ayrı yarımın bütün olması kadar sıradan ya da mucizevi bir şey.
insan bir insanın yüzüne bakarken hem çok mutlu hem de alabildiğine hüzünlü olur mu? uçlarda dolaşan tüm hislerimin vücut bulmuş hali o. sadece mutlu olmamı istemesi gerçeği bunu değiştirmiyor. bu benden kaynaklanmakta... ama tek değişmez koynuna başımı koyduğumda aldığım sonsuzluk kokusu. beni mutluluktan ağlatabilir. öfkeden deliye çevirebilir. o bana istediğini yapabilir. sahibim. beni anlar, beni bilir, beni sevindirir..
hiçbir zaman onun yanında olduğum anın kıymetini bilemem. bunu hala yapıyorum çünkü, ya geçmişte olup bitmiş bişi ya da gelecek olması mümkün ya da imkansız bişi için kafamı meşgul ederken elimi tutan bana sarılan adamı görmezden geliyorum. üzerinden zaman geçtiğinde ise o anlar içinde sadece onu anımsıyorum. geçmişim adına kaydedilen sadece o.
elimde kalem önümde kağıt varsa eğer, farkında olarak ya da olmadığımda onun ismini yazıyorum. çünkü nasıl ki bu yazıyı buraya işliyorum, onu da kendime böyle işledim; özenle, sevgiyle, ümitle... bu hayatta yaptığım en iyi iş onu sevmek ve benimsemek. çünkü sadece kalbimi dinleyip yaptığım tek şey yine bu.
gel-git zamanlarımızda çevremdeki herkesin bu katlanılmaz(!) ilişkiyi boş yere sürdürdüğümü hayatıma başka adamların girmesine fırsat vermem gerektiğini söylüyor ve çoğunlukla bu fırsatları yaratıyorlar bana. her seferinde aynı şeyi duymaktan bıkmadılar.
- eka artık hayatına başka biri girmeli, bu ilişki sizi yıpratıyor.
- benim hayatıma başkası giremez ki.
- neden?
- benim hayatım o.
çok basit hiçbir esprisi olmayn bu diyalog o kadar uzun zamandır, sıklıkla gerçekleşiyor ki... onlar da haklı, ben de.
çok kez dönüp sordum kendime, onu bırakmak mümkün olabilir mi? sahiden bitmesi daha iyi olabilir mi? bunu düşüne düşüne çok bıraktım ama her seferinde yeniden tuttum ellerini. onun elleri benim... onun koynu kokusu.. her şeyi benim. sahibiyim.
hayal kuruyorum; geceleri onunla uyuyup sabahları onunla uyandığım zamanlar düşünüyorum. düzenli ve mutlu bir hayat, akşamları oğlanı uyutup film seyretmek (evet bir de en çok gülüşü ona benzeyen bir oğlum olsun istiyorum) ve sıklıkla sevişmeyi... bir ailem olacaksa onunla olsun istiyorum. uzun yıllar boyunca sabahları onunla uyanmak istiyorum, evet en çok bunu... daha yazacak ne çok şeyim var. sadece onu severek onu benimseyerek geçmiş 3 yılım var...
çok zamandır bana beni sevdiğini söylemiyor ya da özlediğini, ya da benimleyken mutlu olduğunu vb. sanırım artık sona yaklaşıyoruz, sanırım biz de yakında geçmiş olacağız. belki ikimiz için de böylesi daha iyi olur. belki ayrı ayrı daha mutlu daha olumlu insanlar oluruz. derler ya, "hayırlısı neyse o". ben demiyorum.
onu gerçeklerimin yerine koyacak kadar çok seviyorum.
çok seviyorum.