ellerim titriyor bilmem kaçıncı sigaranın, hesaplayamadığım bir nefesini ayak parmaklarıma kadar katran dolduracak şekilde çekiyorken dudaklarım... dumanını burnumdan veriyorum ki kulaklarımdan çıkmaması için mecburiyet oluyor bir yerde bunu yapmak.
susuyor ve kararmış gökleri seyre dalıyorum. yapışkan bir sıcak var bu ağustos gecesinde. sevmediğim ama yadırgamadığım türden. alıştığım ama huzursuz edecek şekilde yapış yapış hayallerim... enkâzında ürkek bakışlı çocukları topluyorum. kimden öğrendilerse "amını sikerim" diyerek dolaşıyorlar ve ben "amını sikmek" nedir, düşünüyorum. bir malozu yan yatırıp tabure yapıyorum kendime ve yaşayarak intihar etme gafletindeki malozları seyrediyorum "amını sikmek" gelmiyor içimden hiçbirinin. lüks bir otomobilin dönen tekerleklerinden beklediğim en ufak bir medet yok. bir villanın, kanla boyanmış ve o kadar kırmızı kirişlerinden beklediğim, umduğum koca bir hiç.
yaşıyorum öyle kendi halimde kıçımın altına tabure dahi olmayacak, olamayacak malozların arasında sürdürüyorum varlığımı. ne vakit yazını özlemiş olsam hayatın kışlarına denk gelmiş sayıyorum kendimi. ve ne vakit o yapışkan sıcağından daralsam yazların, hiçbir zaman sağnak üzerime tek damla bahşetmiyor, yazık.
amını sikeyim demeyeceğim hayat sana. bu senin için bir iltifat, görüp görebileceğin en zevkli birkaç saniye olur, bilirim. amını, hayal enkazları arasındaki çocuklar siksin, öylesine bir sapıksın çünkü... kurbanlarını hep bakire duygular arasından seçen, ucuz bir seri katil.