babaya sarılmaktır; ama yalandan yaparız çoğu zaman bunu da. bir çok şeyi yaptığımız gibi.
belki de zorunluluklardandır.
yapmazsak ayıp olur değil mi?
zaten her tarafımızda sınırlar var, onlarla yaşıyoruz. bu da onlardan biri belki de.
akşam baba eve gelir. istemeden de olsa bir hoş geldin, ardından sarılırsın falan filan.
kıymetini bilmeyiz bunun da. aslında ne kadar değerli bir şey olduğunu... her şeyde olduğu gibi kaybedince anlaşılacaktır değeri.
tartışırsın, küsersin babana, kimi zaman yapmazsın bile. ama gün gelir anlarsın nasıl bir şey olduğunu.
üniversiteye gidersin mesela. ilk uzun ayrılık olur muhtelemen. daha gençsindir. o zaman da fazla anlamazsın.
ama yıllar geçip de ayrı kalırsan, yalnızlığını anladığın anlarda düşer aklına. geçmişi düşünürsün. gözlerin dolar. pişman olursun. keşkeleri sıralarsın içinden. işte o an babanı görünce nasıl sarılırsan, hep öyle sarılmalı aslında. öyle düşünerek.
yani şu an imkanın varsa git işte öyle sarıl. hiç bir zamanda üzme onu.*