bu entrydeki tüm olaylar ve kişiler yazarın kurgusudur; gerçek hayattaki benzerlikler yalnızca tesadüften ibarettir:
- ali gel bakayım, sana bir şey danışacağım.
- buyurun başbakanım, danışın. ben zaten başbakan danışmanıyım.
- ya ali ne olacak bizim işler?
- nedir başbakanım, hayırlara vesile olsun...
- emine diyorum.
- ...?
- kabul etmiyor be ali.
- neyi başbakanım?
- senin bak ne güzel üç hanımın var, emine'ye diyorum ama yanaşmıyor.
- e başbakanım siz de hanım sözü ile davranmayın, peygamberimiz efendimiz sallallahü aleyhi vesellem hazretleri kaç eş almış bakın; üstelik tüm müslümanlara dört taneye izin vermiş...
- ama annemin evine giderim dedi.
- kayınvalideniz hanımefendi sağ mı başbakanım?
- sağ olmasa da gider o ali, insan hakları mahkemesine bile başvurur!
- ama müslümanlık böyle buyurmuş efendim, yenge müslüman değil mi?
- ne?
- haşa başbakanım, yani först leydimiz kapalı, namazında niyazında bir hanım, müslümanlığı bilir ve kabul eder demek istemiştim.
- yok o değil de ali, bir açıdan haklı emine; ben laik ülkenin başbakanıyım ya, böyle ülke dışı gezilerde falan hangi birisini först leydi yaparım ben, birbirini boğazlar bunlar...
- adaletli davranın efendim, her geziye birini eşit olarak götürün?
- olur mu ki? du bakalım...
- olur efendim, hepsine eşit davranırsanız neden olmasın?
- hay yaşa be ali, ben de bu başbakan danışmanları ne zaman işe yarayacak diyordum!