birinin daha yeni ve dolayısı ile modern olmasının dışında çok da farklı olmayan iki stadtır. asıl farklılık yönetimde ortaya çıkmaktadır. biri her yeni sezon mümkün olduğunca hem taraftar çekecek, hem forma ve diğer ürünleri satın almayı cazip kılacak transferler yaparken; diğeri elindeki futbolun güzel ve estetik yönünü ortaya koyan oyuncularını satar ve dahası yeni stadına taraftarlarının sabri sarıoğlu'nu görmek için geleceğini düşünür.
sorun sabri'nin estetik futbola olan uzaklığı ya da teknik kabiliyetinin sınırlı olması değil; yönetim anlayışının güdüklüğü ve vizyon yoksunluğudur. son dönemdeki önemli transferlerin hepsinin arkasındaki haldun üstünel'in bugün o yönetim kadrosunda bulunmaması belki de işte bu vizyon farkından kaynaklanmaktadır.
artık iyiden iyiye ununu eleyip eleğini asmış ve sadece aldığı paraya bakan bir doymuş futbolcuyu andıran rijkaard ya da tüm iyiniyetli çabalarına karşın ayhan'la, hakan balta'yla ve bugünkü kadronun en az yarısı ile o stadı dolduramazsınız, ligde ya da avrupa'da da taraftara yetecek bir başarıya ulaşamazsınız. tsl'de ilk dörtte bitirmek ya da avrupa'da gruplara kalmak sadece ve sadece yönetim için bir başarı sayılabilir. taraftarın vizyon ve beklentisi çok şükür ki o kadar düşük değildir.
