marksist açıdan bakıldığında belki de tarihin en büyük handikapıdır ve tarihe hiçbir zaman emek alanı ile[sovyetler ve diğer sosyalist iktidarlar da dahil olmak üzere] siyaset alanı hiç bir zaman birleşmemiş aksine hep aralarda ayrılıklar olmuştur. bunun aşılabilmesi demek sosyalist demokrasinin uygulanabilmesi demektir.
ama şu bir gerçek ki, siyaset kitlelere devredilmesi ve devletin yavaş yavaş ortadan kalkması gerekirken, sosyalist ülkelerde yönetim bir partinin daha da daraltırsak bir grubun yönetimi altına girmiş ve aynı zamanda yerilen burjuva demokrasisi bile aranır olmuştur. seçim sistemi de basit bir oyuna dönüşmüştür.
bunun asıl nedenlerindne birisi de lenin'in partide kurduğu sistemdir.[ve bilindiği gibi de enternasyonel biteviye sbkp'nin egemenliği altındaydı] bazı pasajlarda partiyi eleştiriye de kapar ve sürekli yığınların parti içersine girerek partiyi küçük burjuva kimliğine dönüştürdüklerini ve sürekli bir denetim yapılması gerektiğini belirtir. ama lenin'i suçlamak burada sadece bilgisizliktir; çünkü lenin'in yaşadığı dönem ve parti içersinde düzenlemeleri yaptığı dönem, özellikle savaş komünizmi dönemidir ki bu dönemde sovyetler iç savaş yaşıyordu. kararların hızlı alınabilmesi açısından bu yapılmıştı.
ama daha sonraki dönemlerde bunu genişletmeye dair pek kayda değer bir şey yaşanmadı. hatta bunu artırdılar-özellikle stalin döneminde. olan sosyalizmin imajına oldu, zaten isminden-cisminden duyulan antipati daha da arttı. sonra bir diktatörlüğe dönüşmesi de halkın tepkisini içten içe rejime çekti.