bir sorumluluktan kaçış söyleminin anahtar kelimesi olarak kullanılabilmesi ve/veya bu şekilde algılanması ilginçtir. oysa ki kışkırtma/kışkırtılma süreci beraberinde bir yığın soru sorma ve değerlendirme ihtiyacı getirir.
resmi makamlar kışkırtma eyleminin, yani bir grup insanın toplumsal bağlantılarını kullanarak daha büyük bir grup insanı kendi amaçları doğrultusunda şiddet kullanmaya yöneltmelerinin gerçekleştiğini kabul ettikleri anda kışkırtanları bulma ve amaçlarını öğrenme sorumluluğunu üstlerine alıyorlar demektir. bir ölüm olayının 'intihar' değil de bir 'cinayet'in sonucu olduğunu, veya bir yangının elektrik kaçağının değil de kundaklamanın sonucu olduğunu kabul etmek nasıl o faili bulma sorumluluğunu beraberinde getirirse, kışkırtmanın farkındalığı bir 'kışkırtan' dosyası açar.
kışkırtılan ise "provokatör gören masum köylü" değildir. dünya görüşü ve kendisine ait hassasiyetleri nedeniyle oradadır. eylemden önce bu dünya görüşünü diğer toplumsal rolleri ve yalnızlığı nedeniyle dengelemek zorunda hissederken, kalabalığa karıştığında açığa çıkarmakta sakınca görmemiştir. kalabalığın parçası oldukları andan itibaren bir çocuk kadar masum ve sorumsuz olarak değerlendirilme lüksüne geçen haftaya kadar çocuklar bile sahip değildi.
kışkırtma eyleminin kendisi ise o toplumdaki soruna işaret eder. eylemden önce görünmez olan bu sorun veya gerginlik kışkırtanlar tarafından bilinmektedir. bu potansiyelin bilgisiyle o toplum seçilmiştir. olay gerçekleştikten sonra ise artık gerginlik kamunun bilgisi dahilindedir. madımak oteli'nin yakılmasının o bölgedeki inanç temelli şiddet potansiyelini kanıtlaması gibi, hatay/dörtyol'daki olaylarda oradaki etnik köken temelli ırkçılığı gözümüze sokmuştur. "halk arasında sorun yoktur" demek inandırıcı olmayacaktır, çünkü ırkçılık provokasyon yoluyla açığa çıkan havadaki bir gaz değildir, halk gerektirir.
ırkçılık doğuştan gelen bir özellik de değildir. kışkırtılan insanlar ekonomik ve siyasi maddesel şartların içinde bu günlere gelmişlerdir. o toplumda belli bir ırkçı propaganda bombardımanından ve toplumsal ilişkiler ağından en çok etkilenenlerin onlar oldukları, olaylarda aldıkları rolle ortaya çıkmıştır.
ama eğer ırkçılık veya diğer ayrımcılıklar doğal değil, öğrenme ve toplumsal olarak edinilen özellikler ise, demek ki ortadan kalkabilirler de. provokasyon eyleminin gerçekleştiği şartlar sorunu çözmek isteyenler için bir toplumsal laboratuvar ortamıdır artık. hastalığın nerede gözlemlenebileceği konusunda provokatörler yetkililere ipucu verirler.