adamın biri demişki eşcinsellik kriterlerini yazmış diye. çok şükür ne yazdığımızı biliyoruz evelallah. yazdığım entry "cinsel işlev bozuklukları" başlığı altında geçer. bu bir bozukluksa eğer, ki birçok bozukluk psikopatoloji yani psikolojik hastalıkların alanına girer. böyle bir durumda hastalıktır. dünya sağlık örgütü geçmiş 1990 da bir bildiri yayımlamış, tr * yapmış mı?
--spoiler--
Artık çoğu psikolog gaylerin dünyasını nasıl yaşanbilir hale getirebileceğini düşünürken, onları kendileriyle barıştırmayı planlarken sana gelen bir hastayı intihara iteklemek ne kadar doğrudur bilemem.
--spoiler--
burada yazdığını kendisi nasıl yorumluyor arkadaşın? sormak lazım. kendisinin psikoloji hakkında bilgisi var mı diye. kimsenin kimseyi intihara itelemek gibi bir derdinin olmadığı gibi heralde bütün psikologlar da "vah kardeşim sen hastasın artık git yaşama bu dünyada, sen gaysin hastasın" diyeceğide yok. adamın işi o zaten. kendisiyle barışık olmasını sağlama, benlik saygısını yüksek tutma psikolojik danışmadaki en temel hedeflerden birisidir *...
eee ne kaldı? ha birde şunu demiş onun cevabını da vereyim aklımızda soru işaretleri kalmasın.
--spoiler--
hastalık ise iyileştirilmesi de gerekmekte. çare bulduysan tüm dsm kriterlerini okumuş biri olarak onu da duymak isteriz. kısacası komik olmayalım, götümüzden bilim uydurmayalım. Değişen çağlara ayak uyduralım.
--spoiler--
hmm... cümlenin sonundan alacağım... götümüzden bilim uyduruyoruz yani. tamam bana desen benim yazdığım kriterlere desen (ki 40 fırın ekmek yemek lazım o kriterleri yazmak için daha çok yolumuz var) neyse ama sen seçkin psikiyatrist ve psikologların yazdıkları kriterlere, bilimsel deney ve raporlarla hazırlanmış olan maddelere sen "götünden bilim uydurma, komik olma.. vs" dersen öncelikle kendini komik durumuna düşürürsün.
çare bulma konusunda da kardeşim, kime sorarsan sor klinik psikoloji dersinin başında derler sana dsm tanıtılırken. dsm sadece tanı ve teşhis koymak içindir. tedavi önermez öneremez zaten. ruhsal bozukluklarda yani psikopatolojide tedavi kişiden kişiye görecelidir. psikoloğun kullandığı teknik (davranışçı olabilir, psikanaliz olabilir vs...) tedaviyi ve süreci belirler. örneğin psikanalizde çocukluktaki yaşantılara odaklanılırken, davranışçı terapide günümüzdeki yaşantı ve çevre koşullarına yoğunluk gösterilir. bunun yanında ilaç desteği de verilir.
değişen çağlara ayak uydurma konusunda seninle hemfikiriz. bilim değişir. statik bir yapısı yoktur. zaten yasalar dışında kuramlar oluşturur bu kuramların da yanlışlanabilirliği olmalıdır ki bu da bilimi geliştiren en önemli unsurudur.