türkiye'nin toplumsal yapısı gereği, en laik/elitist geçinenin dahi ucundan kıyısından anısı olduğu için, suçluluk yaratmada birebir, bundan kelli okunduğunda gece gece/sabah sabah insanın sinirini bozan ve buna dair entryler döşenenlere küfrettiren olaylardır. kuşaklardır solcu olan ancak evlatlarını (beni) yazları kuran kursuna yollamış, kafası karışık bir ailenin çocuğu olarak söylüyorum bunları. yapmayın etmeyin.
böyle hikayeler hep fake çıkar, "urban legend"dır bir nevi. "kurana küfrettiği için fareye dönüşen genç kız", dinci gazetelerde çarşaf çarşaf yer almıştı da, haberde kullanılan ucubenin aslında, hollandalı bir kadın sanatçının heykeli olduğu ortaya çıkmıştı ya? hah. geçerlilik bu seviyede işte.
herşeyi geçtim. gerçek olsa dahi, korku merkezli din anlayışı yerine, sevgi merkezli din anlayışını ön plana çıkarsanız keşke. ben de çocukken gördüğüm, kan ter içinde sırat köprüsünden geçmeye çalıştığım rüyaları anımsamasam, onun yerine yüce bir varlığın, bir bütünün parçası olmaya, bu vesileyle esirgenmeye, affedilmeye çalışsam misal. olmaz mı? bir rica sadece.