ırkçıların karşı olduğu demokratikleşme yolu. getirdiği somut öneriler yok. çünkü tüm ülkede demokratik hakları engellendiği iddiası olanlar çıkıp sıkıntılarını bildirecek ve bir çözüm aranacaktı.
fakat yıllarca kürtleri ve diğer etnik kökenleri, dinleri yok sayan ve türkiye sadece türklerindir anlayışı ile faşizan bir devlet rejimi yürütüldü. insanlar devlet eliyle bölündü ve bir kısım özde vatandaş ve halk iken bir kısım sözde vatandaş olarak kaldı. chp'nin halk deyip temsil ettiği kesim laik atatürkçüler. geri kalanları halk bile saymıyor. mhp aynı şekilde sadece müslüman türkleri ve türk olmaya razı olanları kabul ediyor. bdp ise sadece kürtleri halkı olarak kabul ediyor. bu partilerin tüm toplumu bölen partiler olması bile türkiye'de bir bölünme olduğunun bariz örneğidir. demokratik rejimlerde partiler tüm toplumu temsil etmekle mükelleftir. aşırı faşizan tavırlı partiler ise toplumdan yüz bulamaz ve fazla güçlenemezler. fakat bir taraf diğerinden fazla hakka sahip olduysa hem fazla hak sahibi olanlar kendilerine fazladan verilenlerden memnun olup güçlenir hem karşısında ezilenler çıkar ve onlarda kutuplaşır.
bugün çoğu ülke bizim gibi farklı kimliklerden oluşsa da kimsenin kimliklerine ait partiler kurduğunu göremezsiniz. çünkü ihtiyaçları yok.
demokratikleşmeye karşı olanlar ya kendilerinin üstün olduklarına inanmış ve ülkenin tek sahibi olduğuna inanıyor, ya ülkede söz sahibi olmadıklarına, ezildiklerine inananlardan oluşuyor.
bunu da insanlar değil yüz yıllık bir süreçte yanlış yapan devlet yöneticilerine borçluyuz.
şimdi birileri atatürk diyecek, inönü diyecek, menderes diyecek, demirel diyecek, özal diyecek. kim nasıl davranmış bence pek önemli değil. fakat bu ayrışmayı insanlar değil devlet yaratmış.
örnek vermek gerekirse; sanki başka din yokmuş gibi sadece bir din üzerine diyanet işleri kurulmuş,
bir dil üzerine eğitim sistemi kurulmuş,
başka ırkların yeri gelip varlık vergisi ile mallarına el konulmuş ve ayrı vatandaş statüleri olmuş.
türk olmayanlara belirli mahallelerde oturma mecburiyetleri getirilmiş.
türk olmayanların kurduğu partiler ırkçı diye kapatılırken mhp ve chp gibi iki büyük siyasi parti egemenliğini sürdürmüş.
daha örnekleri çoğaltabiliriz. şimdi bizim ırkçılar inegöl'de ve dörtyol'da azınlıklara karşı şiddet eylemi yapıyorlar. sebep olarak ise demokratik açılım konuyor. insanlara hak verirsek tepemize çıkarlar deniyor. yani "hak vermeyelim tepelerine devletin tunçeli'ni vuralım" deniyor.
olayların demokratik açılımlarla ilişkilendirilmesi de başka garabet. bu ülke bir çok ırkçı-faşizan saldırı gördü. daha madımak olayları çok geçmişimizde olan bir şey değil. başbağlar da öyle. okumayan gençler bilmez belki ama maraş olayları da 6-7 eylül olayları da öyle. o zamanlar demokratik açılım da yoktu. demek ki ırkçı saldırılar her zaman var ve şimdi görülüyorsa birilerinin kendini üstün zannetmesinden ve haklarını kaybettiğine olan inancından.
çoğunuzun bilmediği veya bilmezden geldiği 1993-2000 yılları arası doğu ve güneydoğu'da köy boşaltmalar, mecburi göç uygulamalar da öyle. kaçınız türklerden bir kısmı dağa çıkmış terör işliyor diye memleketinizden sürülmeye razı olursunuz? ama devlet ikinci sınıf vatandaşı gördüklerine bunu reva görmüş.işin garibi ne biliyor musunuz? insanlar bunu kanıksamış ve kendileri kürt olduğu halde zorla göçe zorlandığı halde kimliklerini red edip baskın tarafa geçmişler. örnek mi? chp'nin genel başkanı dahil yarısı kürt milletvekilleri. mesela atilla kart doğudan sürülüp gelen kürtlerden. ama şimdi bizden çok türkçü.
28 şubat döneminde devletin dindarlara yaptığı baskıdan hiç bahsetmeme gerek yok. aynı türk milletinin içinde bile dindar diyerek vatandaşı saymadıklarına eziyet eden bir anlayışı savunmaya devam edenlere yazıklar olsun. bu arada ben sünni müslüman bir türküm. gerçi bunu yazmam da ırkçıların beni vatran haini ve yobaz nitelemesi yapmasını durdurmaz. öyleyse ben vatan haini sünni yobaz bir türküm. her şey ırkçı olmaktan iyidir.