bir kitabın çevirisini okumak

entry7 galeri
    1.
  1. bir dile, dolayısıyla bir kültüre, bir zihniyete, bir geleneğe yapılmış en büyük haksızlık, kitap okurken yapılan en aptalca tercihmiş.

    toynbee' nin hatıralar/tecrübelerim kitabından:

    " ... 1911-12' de para da çok basitti. uluslarası para piyasaları istikrarlıydı. o sıralarda belçika, fransa, italya ve yunanistan arasında, bu dört ülkenin her birinin gümüş paralarının diğerlerinde de yasal para birimi olması hasebiyle bir "latin para birliği" vardı. atina' dan yunan kırlarına yaptığım seferlerde bir cebimi yunan bakır parasıyla doldururken.. "

    ve kitabın orjinalini alırsınız, görürsünüz ki ne bu paragraftaki "istikrar" türkçe' deki istikrar, ne "hasebiyle" yeterli manayı buluyor, ne de "sefer" gerçekten söz konusu olan yolculuğu tanımlamaya yetiyor.

    yiğidin harman olduğu yer nasıl fransızca' da bir anlam bulmuyorsa,
    nasıl bir amerikan filminde fuck up yerine, kahretsin diye altyazı geçiyorsa ve bu bize gülünç geliyorsa,
    bir kitabı çevirisinden okumak da bir o kadar gülünç kaçıyormuş, ben bugün bunu yaşadım.

    Fransız şairi Cocteau da katılır bu fikre;

    "Bir şiir hiçbir dile tercüme edilemez. Hatta yazılmış göründüğü dile bile.' Peki, mademki öyle, insan bu kadar güç, bu kadar imkansız bir işe niçin girişiyor? Bunun cevabını kendime göre vermeye çalışayım. Şiir başka bir memleketlerin şairleri gibi duymaya, onların düşündüklerini düşünmeye, onların usullerini kullanmaya kalktı mı kendi imkanlarının başka hiçbir suretle genişletilemeyecek bir şekilde genişlediğini görüyor. Bu yalnız şair için değil, okuyucu için de böyle."

    velhasıl, istanbul' u yahya kemal'in dilinden, türkçe' den,
    toynbee' nin hatıralarını da, toynbee' nin dilinden, ingilizceden okumak, en iyi seçimdir.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük