matrix hissiyatı uyandıran film. rüyadaki dünyayı yaratana bu filmde de mimar deniyor mesela. cobb'un karısıyla birlikte yarattıkları, genç kızın pek bir hayran kaldığı gökdelenmanyağı dünya çirkinlikten yıkılıyordu. üçüncü katmanda fischer'ın babasıyla konuştuğu sahne 2001'in finalindeki mizanseni anımsattı bana - sadece zemin siyahtı burada.
şehri döndürüp kendi üzerine katladın da ne oldu? biçimsel olarak yetkin bir teknolojiye sahip olmak bunu sonuna kadar kullanmak ayrı bir şeydir, ortaya bütünlüklü bir estetik çıkarmak ayrı. inceptionı ikincisini başaramamış bir film olarak hatırlayacağım.
film felsefi bir metne sahip değil, kimisi var sanıyor olabilir ama alabildiğine arkaik kalıp metinlerle dolu. filmin yenilikçi hiçbir özelliği yok, kimisi yine var sanıyor olabilir ama proppun rus halk masallarında kalıbını çıkardığı hollywoodun kendini bildi bileli kullandığı bir anlatıya sahip: kahramana bir görev verilir bunun için yola çıkar, aynı zamanda da kendisini ilgilendiren sorun ve çelişkilerle yüzleşir vs.vs.
existenz, martix, avatar, inception vs. bütün bu filmler konularını aynı temelden kuruyorlar: her şey zihinsel süreçlerle gerçekleşiyor. kahramanların bu hali filmin seyircilerinden farksız. herkes her şeyi oturduğu veya yattığı yerde yapıyor. aksiyonun tavan yaptığı bu filmlerde kol emeğini tamamen bitirmiş daha doğrusu kafa emeğine çevirmiş durumdalar. bilgi toplumunun gişe filmleri, bedenimizi hor görmemiz yönünde bir ideolojik alt metin kuruyorlar.