Aşık Memo fik elinde dolanır
Aklı damcık hayaliyle bulanır
"Domal dilber" demeye de utanır
Otuzbirden başka çıkar varmola?..
Memo'da bir fik var kimse tanımaz
Kaşınsa daşşağı kimse kaşımaz
Abazanlık yükün kimse taşımaz
Benden daha otuzbirci varmola?..
Biri dese ki "domaldım, haydi sok"
Memo için sokmaktan başka iş yok
Aslen otuzbire benim karnım tok
Lakin "domaldım, sok" diyen varmola?..
Memo'nun barrağı olmuş bir kaya
Yürürken korkarım deyecek aya
Ne bu ay dam var ne, gelecek aya
Oniki ay o'sbir çeken varmola?..
Sabah akşam Memo otuzbir çeker
Çeker amma, damcık diye iç çeker
Belli, otuzbir değil de gam çeker
Hem damsız hem gamsız yiğit varmola?..
Memo'nun fik alev aldı yanıyor
Yüreğinde aşk yaresi kanıyor
Fik damcığa bir gün değer sanıyor
Fike elden başka değen varmola?..
Memo'yum, havaya şiir yazarım
Bir kestane bulsam hemen çizerim
Gordiyon düğümü olsa çözerim
Çözemediğim şu: fik fik varmola?..
Memo'nun fikte bir kuvvet bir güç
Bir kalktı mı zapteylemek pek de güç
Fikin istediği şey aslında üç:
Bir dam, bir köt, iki dudak... Varmola?..
Memo'nun iki daşşağı buruşuk
Kederden alın derisi kırışık
Avucu içinde fiki sıkışık
Damsız fikini tutmayan varmola?..
Aşık Memo fik elinde düşünür
Mantar olmuş daşşakları kaşınır
Dam bulup da domaltmaya üşenir
Hazır domalık bir kase varmola?..
Memo yorgun, oturmuş da dinlenir
ikide bir zart zurt eder yellenir
Daşşakları sıcak yerde demlenir
Dibin tutsa farkedecek varmola?..
Memo tutmuş barrağını sokuyor
Sokuyor da bir yandan da soruyor:
Yahu böyle bir şey nasıl oluyor?
Rüyasında dam fikmeyen varmola?..
fikfik vakti
Gün ışığı kötten sekip göze duhul etmişse
Orda şekil olub beyne "ben bir kötüm" demişse
Beyincağız, eli mahkum barrağı dikeltmişse
Anlarım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
Ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor
Bana nasip olmayacak dam düşünmeden durmak
Dam ve köt fikmek dışında birazcık hayal kurmak
Birgün olsun barrağımı yalnız işerken tutmak
Anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
Ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor
Hayat kısa, sanat sonsuz, deneyim yanıltıcı
Fikimi inceledim de şeklen pek kanırtıcı
Hayat dururken barrağı uzatmak şaşırtıcı
Anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
Ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor
Memo der şikayetçiyim hep fikfik düşünmekten
Alamıyorum kendimi lakin mastır çekmekten
Aslında üzülürüm ben, men edilsem fikfikten
Anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
Ömrüm inik barrağımı kaldırmakla geçiyor
gezinti
Kaldırımda yürürken kadınlara bakarım
Görmek için biraz köt binbir takla atarım
Uzun ise etekler onlara çok kızarım
Açık göbek, mini, tayt, çıplak bacak ararım..
incelerim onların köt ve memelerini
istemsiz taşlaşan şu fiki yemelerini
"Haydi kaldır, domalt, sok, kanırt!" demelerini
Düşünerek el cepte fikimi sıvazlarım..
Görsem şöyle irice yuvarlacık bir kâse
Fikim onu gösterir o nereye yönelse
Ee, biz de gidiyoruz fik nereyi gösterse
Kendi güzergahımdan hayli uzaklaşırım..
Onlar da istiyorlar deli gibi fikişmek
Dam ve barrak bir olup saatlerce yiyişmek
Ordan geçen bir fiki tutup yolda tepişmek
Bunları düşündükçe için için azarım..
Kadın kısmı ister ki kendi illa naz etsin
Erkek "aç şu kötünü, fikem" diye diretsin
Memo ısrarcı değil, kadın ile ne etsin?
Yoldan eve varınca otuzbirden çatlarım..
otuzbir
Ortalıkta gezen damlar
Asit gibi öze damlar
içimde kederler gamlar
Ancak abazanlar anlar
Fikişmezsem şu barrağım
Çatlarsa diye korkarım
Taşlaşınca fik, anlarım
Beni bir otuzbir paklar
Otuzbiri çeker iken
Avuçlarım sanki diken
Bir kız olsa "yok mu fiken"
Dese, derim fikim paklar
Her otuzbir sonrasında
ibrahimin sofrasında
Yemiş gibi olurum da
Doymuşlukla kötüm kalkar
Memo der ki bundan kelli
Fikişmeyeceğim belli
Yine de var bir teselli
Dakkada bir fikim kalkar.
alabarrak destanı
Küçüktüm ufacıktım
Top oynadım acıktım
Aniden bir şey oldu
Barrağıma güç doldu
Kamışa su yürüdü
Gözümü dam bürüdü
Yaklaştım bir kadına
Nazar ettim damına
Koşarak kaçtı benden
Ben de koştum peşinden
Baktım domalmış durur
Kâseye şaplak vurur
Barrağımı tutarak
Kâseye yaptım atak
Fakat vazgeçti birden
Uzaklaştı fikimden
Benim anlamadığım
Nerede yanıldığım
istemiyorsa barrak
Ne ister domalarak
Birden çalıştı kafam
Anlasana be adam
Fiki tekrar dikelttim
Köte doğru yönelttim
Ucu bile değmeden
Yine kaçtı önümden
Ne kadar istesem de
Sokamadım kötten de
Fikim elimde kaldım
Düşüncelere daldım
Bu kadın pek acayip
Vermez kendi isteyip
Dam köt fikfikletmiyor
Hiç mi barrak yemiyor
Bari dedim yalasa
Dili fike dolasa
Bu hoş beklenti ile
Tutup fiki elimle
iyce yanaştım ona
Doğrulttum suratına
Fiki yakın görünce
Düştü büyük dehşete
Fırladı kaçtı ordan
Bakakaldım ardından
Soramadım adını
Fikemedim damını
Tutamadım memeden
Yiyemedim lüleden
O gün bu gün barrağım
Zonklar onu ararım
Fikim her daim kaya
Bakıyor hep semâya
Sanırsın çatlayacak
Paşşaklar patlayacak
Memo artık otuzbir
Çekerek yaşıyacak
Ateşin söndürmezse
Dünyayı domaltacak
Dedim dilber yok mu sana fik sokan
Dedi yoktur şu an damıma koyan
Dedim eğil bana sen ol domalan
Dedi kolay değil dilber domaltmak
Dedim bak barrağım kaskatı oldu
Dedi benim dam da su ile doldu
Dedim hah bu sefer dam görndü
Dedi dur bakalım yok barrak sokmak
Dedim seni tutum fike oturtsam
Dedi fike ait yok benim tasam
Dedim tamam işte azcık kanırtsam
Dedi amma yaptın olmaz kanırtmak
Dedim çok naz ettin bir damcık için
Dedi uyuşmuyor benle niyetin
Dedim Memo yine elinde fikin
Otuzbir dururken niye ki sokmak...
otobüs
Otobüste gördüm güzel bir kadın
Bir çift meme, bir köt, ince bir karın
Aniden barrağım oldu kapkalın
Baktım her yerine, hiç çekinmedim
O iri kaseyi tutasım geldi
Çıkarıp barrağı sokasım geldi
Sokarken enseden öpesim geldi
"Güzel bana domal, ver" diyemedim
Kötün bana dönük, gözüm arkanda
Hiç barrak isteği yok mu damında
Dön bak duman tüten fik var ardında
Otursa üstüne, isteyemedim
Tişörtün belinden görünür teni
Damcık hizasında dolanır eli
Usulca yanaşıp deydirsem fiki
Deyse tene fikim, erir biterdim
Kıstırsaydım onu arka koltukta
Yalasaydım kâseyi bir solukta
Kavrasaydım belini, fik olukta
Attırsaydım, şimdi düşünmez idim
indi güzel benden önce durakta
Hoş bir burukluktur kalan barrakta
"Yok mu başka güzel?" fikim merakta
Var ya da yok, ben hep otuzbirciydim
Aşık Memo yine fiki doğrulttu
Barrağı bîçare, eliyle tuttu
Otuzbir çekmekten damı unuttu
Helâya attırmak kadermiş derim...
daşşakların cefası
Yaz gelince insanların kanları fıkırdıyor
Kızların köt-göğüsleri giysilerden fırlıyor
Fakat benim derdim büyük, sıcaklar sırtımda yük
Donda duran daşşaklarım terledikçe terliyor
Çıksam yola, bakmak için kadınlara kızlara
Takılsam şöyle genişçe kâselerin ardına
Gözlerim kötte, varmasam hiç zamanın farkına
Biraz uzunca yürüsem daşşaklarım yanıyor
Malumunuz daşşak hayli şefkat isteyen organ
Kış mevsimi geçer iken don daşşak için yorgan
Oysa yazın ter akıtan daşşak çok çeker dondan
Teri emip meşin olan don daşşağı kesiyor
Gönül ister daşşak için serin olsun havalar
Lakin kışın kalın giyer, göstermez manitalar
Gizlenir yazın görünen damlar kötler bacaklar
Damköt-daşşak ikilemi beynimi çatlatıyor
Memo sanki istemez mi kötleri seyreylemek
Sergilenen göğüslere bakarak keyfeylemek
"Damcık" deyu bağıran şol barrağını dinlemek
Barrak dimdik lakin daşşak "aman elleme" diyor
soku hatun, keçi, aşık atışması
soku hatun:
Barraaaa!.. Barrraaaaaak!...
Barrak istiyorum!.. Barraaak!..
Fik istiyorum!.. Fik fik istiyorum!...
aşık memo:
Dur dilber, bir dakika kulak ver bana...
Barrağımın dam arzusu hayli çok
Fakat sana sokmak niyetim hiç yok
O halde bağırıp çağırmak niye
Damcığa barraktan başka bir şey sok
Havuç, hıyar, kabak, belki pırasa
Seç al zerzevattan uzun ne olsa
Kavun karpuz zor da, patlıcan varsa
Zorla çeperleri, olsun karnın tok
Memo der ki dam domaltmak çekici
Dünya fani, fikiş fokuş geçici
Attırmamış barrak her dem çekici
Sert fiki tut elinle her yere sok...
soku hatun:
Beni doğru yola döndürdün, anladım ki ululardan bir
ulusun Memo. Ver o mübarek eteğini öpeyim..
keçi ve köylüler:
-Beeeeh!.. Beeeeeeeh!..
-Dur lan gıpraşma geççü!
-Eyi dut olum!
aşık memo:
Damcık bulamazsan bile fikmeye
Barrak hep eğilimli baş dikmeye
Derim kalkan fiki illa bir yere
Sokmak beyhudedir o'sbir dururken
istersen keçi fik, ister koala
istersen git orangutan kovala
Memo der hemen fiki yakala
Hayvan fikmek ne ki, o'sbir dururken
keçi ve köylüler:
-beeee beeee
-Büyüksün Memo, ver o naçizane eteğini öpelim...
bir köylü:
Anladık ki yücelerden bir yücesin, gel dilersen bizim köyün aşıklarıyla
atış Memo... işte Damzurumlu Damrah ve Kötçeoğlan..
aşıklar:
Damcık ne güzel bir organ
Barrak için sanki yorgan
Herkesler damcığa hayran
Köt fikene şaşırırım
* * *
Kötün çeperleri pek dar
Fiki dört bir yandan kavrar
Herkeste köt arzusu var
Fikmem diyene inanmam
* * *
Köt deliği herkeste var
Fiken kendinkin hatırlar
Her kim fiki kötten sokar
Topluğundan kıllanırım
* * *
illa ki damcık diyorsun
Köte hiç el etmiyorsun
Sen kötünden korkuyorsun
Sen yoksa gizli top musun?
aşık memo:
Memo der ki damı kötü bırakın
Asıl güce, fikinize bir bakın
Eli halka yapıp barrağa takın
Otuzbir çekerken dam köt farketmez
Memo'yum sebze yemeği sevmezim
Fikim demir lakin dam köt fikmezim
Otuzbirsiz bir gün dahi geçmezim
Kendinkini tutmayan yiğit sayılmaz...
aşıklar:
Büyükmüşsün Memo, bize doğru yolu gösterdin, gerçeği öğrettin.
Artık pîrimizsin, ver öpelim o eteğinden...
aşık memo fikinin doğrusundaki
nice maceralara doğru kanat çırpar:
Köydeki manitaya
Beş on kere kaysaydım
O geniş kâsesini
Ah altıma alsaydım
Oy oy oy...
su başında
Dilber su başında sızmış uyumuş
Ensesinden koklasam uyanır mı
Fikim yine kayınlaşmış büyümüş
Arkasından yaslasam uyanır mı
Dilberi uyandırsam da döndürsem
Sıcak fiki serin köte deydirsem
Dam suyunda ateşini söndürsem
Acep yese barrağı sevinir mi?
Dilber gel de şu fikimi ovala
Kaçar isem ardım sıra kovala
Tut fikimi parmaklarını dola
ipek tene gergin fik dayanır mı?
Arkadan yaklaşıp memeden tutsam
O "Noluyor" demeden ben kötten soksam
Belinden kavrasam, öpsem, okşasam
Gitsem gelsem acaba hoşlanır mı?
Dilber fike bir yerlerini uydur
Ya dama ya köte dokandır deydir
Ya da iki dudak içinde kaydır
Barrak damsız kötsüz dilsiz durur mu?
Fikim öyle sert ki dağları deler
Uzunluğu sahra çölünü aşar
Pek de romantik kalp gibi atar
Bir domalıp köt versen sanki çok mu?
aşık memo yine
fikinin doğrultusunda gidiyordu:
Fikim kalktığı günden beri coştum
Dam-köt'ün peşinden çöllere koştum
Dam suyuna ekmek banayım derken
içecek sudan oldum, neyleyim şaştım
O da ne, bir vaha!..
vahada yüzen kızlar:
-Ha ha ha haa
-Şahane-ül tabiât, sanki âb-ı hayât
-Ohh, serîn-ül deryâ
-Ha ha ha ha
-O da ne!.. El herüf!...
-Ciyaaak!.. Herüüüf!.. El herüüüf!..
muhafızlar:
-Herüfat-ül yabânî!..
-Yabânî-ül harâmî!..
-Bu herif-ül yabânî, vahâda yüzen hareminize göz dikmüş,
fik sokmaya niyet etmüş idi yâ Şeyh Barrâkî!..
şeyh barrâkî:
Neee!.. Tiz kellesi vurula!.. Kötüne direk sokula!..
aşık memo:
Durun hele, bir çift
sözüm var size
Şol barrağım barrak oldu olalı
Nerde dam köt meme görsem apıştım
Yuvarlacık kâselere bakarak
Can havliyle barrağıma yapıştım
Kalkan barrak adam boyu olur mu?
Sizce benim fik tavana vurur mu?
Yiğit kişi otuzbirsiz durur mu?
Otuzbirde dünya ile yarıştım
Memo dama köte ezelden hasta
Bak fiki kalkıyor yine aheste
Fikmem damcık sanki fikim kafeste
Ben bu otuzbire fena alıştım
şeyh barrâkî:
Vallâhî yahşî söyledin yâ seydî. Ve lâkin ben kolay pes etmem.
Şu gördüklerin biraz önce dikizlediğin avratlar. Yâni haremimin kırk bâkiresi.
Şimdii, bütün gece onların çadırında kalacaksın. Sabaha hiç birini düdük-
lemeden çıkarsan kurtulursun. Ammaa, birin dahi bafilemiş olursan kellen gi-
der! Anladın mı yâ seydî, kellen gider!..
gece çadırda kırk bâkire:
-El barrak!..
-Barrak-ül kayâ, taşşak-ül hayâ
-Fik-ül fikfik!
-Hadi!.. Hadi fik beni!..
-Sok bana!..
-Beni de fik!..
-Hadiiii!.. Fik bizi Memooo!.. Hadiiii!..
aşık memo:
Durun kızlar,
bir çift sözüm var size
Şu odada tam kırk tane damcık var
Kırk barrak şu garip canda ne arar?
Tek fikim var ki ancak bana yarar
Kırk dama bir kerrede attırayım
Doğrusu kâseleriniz şâhâne
Fekat fikfik kâse içün bahane
Yok mu hıyar her dama birer tâne
Siz sokun ben barrağımı ovayım
Valla hepinizi fikmek isterdim
Lakin fikimle elime söz verdim
Eğer sokuşsa tüm tasam derdim
Fikimi elimde şaklatacağım
Anlıyorum, barrak istiyorsunuz
Bir fike oturup kalkmak arzunuz
Memo der ki el çok hoş bir uzvumuz
Siz parmaklayın ben avuçlıyayım
kırk bakire:
Anladık ki ululardan bir uluymuşsun Memo.
Ver o mübarek eteğini öpelim.
şeyh barrâkî:
Vay canına!.. Bu Aşık Memo hakîkaten ulu bir-... Memo?..
Neredesün Memo?..
aşık memo ilerledi
nice maceralara doğru:
Bir damcık dünyanın en tatlı şeyi
Var sen düşün kırk damdaki lezzeti
Aşık Memo yine doğrulttu fiki
Kırk düşünüp kırkbin o'sbir çekiyor...
sfenks
memo yine fikinin doğrusunda gitmiktedir:
Issız kayın ormanında tuttum yine kıllı fiki
Bir dilber çıksa ormandan, "Memo" dese "sok içeri"
Götün götün yakınlaşıp domalıverse önümde
Acep o'sbir mi çekerim yoksa sokar mıyım fiki?..
(aniden) sfenks:
Selam sana Aşık Memo!.. Bana Sfenks derler. Bu ormanın bekçisiyim. Her kim
bu ormana girer, bana rastlamadan çıkamaz. Her yabancıya üç tane bilmece
sorarım... Eğer ki üçünü de bilirse beni domaltma hakkına sahip olur...
Ammaaa birin dahi bilemezse onu adam dömelten ağaçlarıma teslim ederim!...
Ve sıra şimdi sende Memo!.. Bakalım domalacak mısın,
domaltacak mısın?..
ilk bilmecem şöyle:
Duvara vurdum duvar yıkıldı
Çiviye vurdum çivi çakıldı
Ağaca vurdum ağaç söküldü
Elime aldım boynu büküldü...
aşık memo:
Ama bu soru çok basit.. Yanıt "Barrak"tan
başka bir şey olamaz...
sfenks:
Umduğumdan daha çetin cevizmişsin Memo... Ama
ikinci bilmecem ilki kadar kolay değil:
Biri suskun mu suskun
Ağzı hepten yumulu
Diğeri pek geveze
Ağzı salyalı sulu...
aşık memo:
Ağzı hep yumulu olan köt deliği, hep sulu
olan da damcık olsa gerek...
sfenks:
Beni sinirlendirmeye başladın Memo!.. Bilemiyeceksin!..
Üçüncü bilmecemi bilemiyeceksin!..
Söyle bakalım:
Kebabı var
Yenilmez
Arabınki
içilmez...
aşık memo:
Yenilemiyecek tek kebap herhalde "Daşşak kebabı"dır... "Arap daşşağı"
gibi koyu bir çayı da kimsenin içmek istiyeceğini sanmıyorum...
Yani yanıt: "Daşşak"...
sfenks:
Yoooooooooo!!!....
Ühü ühü ühüüü!.. Nolur!.. Nolur beni domaltma Aşık Memo!.. Daha önce kimse üç
bilmeceyi birden bilememişti!.. Nolur bana bi şans daha ver!.. Bir bilmecelik daha
şans ver nolur!.. Ühüüüüüü!..
aşık memo:
Tamam, sana son bir şans.. Ama bilmeceyi ben soracağım. Bilirsen ağaçların beni
gönüllerince domaltsınlar. Fekat bilemezsen beni bırakacaksın, yoluma gideceğim..
sfenks:
Ta- tamam!.. Kabul!.. Hadi sor!..
aşık memo:
Barrak var damda değil
Damcık var fikte değil
sfenks:
Hah hah hah haaah!.. Kendini ele verdin memo!.. Beni domaltmak dururken bir şans
daha vermek saflığında bulunan kim?.. Tabi ki yanıt sensin!.. Yanıt "Aşık Memo"
aşık memo:
Bi daha düşün bakalım. Ormana gelen yabancılara domalmamak için çırpınan
kim?.. çevresi kütük barraklı ağaçlarla çevriliyken hiç birine domalmayan kim?..
Ya kendisini fikfiklemeyeyim diye ayaklarıma kapanan kim?..
Tabi ki sensin!.. Yanıt "Sfenks" olacaktı...
sfenks:
Ühüüü ühüüüü!!... Ne diyeyim, yendin beni, büyükmüşsün Memo!.. Haydi şimdi var git
yoluna ve beni kaderimle baş başa bırak...
aşık memo ilerler
nice yeni maceralara doğru:
Sfenks mfenks demeden ah keşke domaltsaydım
Dev kâseye abanıp lüleden tıklatsaydım
Şimdi vah vahlanarak otuzbir çekmez idim
Eher ki şu fikimi kötünde şaklatsaydım
kukuşka
aşık memo yine
fikinin doğrultusunda ilerliyordu:
Gezerim dünyayı, yollar hep yokuş
Tuttum fiki birkez tutuş o tutuş
O gün bugün tokatlarım ben çavuş
Fik fik artık haram Aşık Memo’ ya
Cay canına, burda bir şehir
varmış. nasıl da görmedim...
bir kadın:
Hey yabancı!..
Uzun yoldan gelmişe benziyorsun yabancı. Herhalde öncelikle bir şeyler yeyip karnını doyurmak istiyorsundur..
Peki yemekten sonra mala vurmak istemez misin? Şööle sana bi sakso çeksem... Sonra analda oraldı derken
sabahı bulsak?..
aşık memo:
Gönül ister seni şurda fikeyim
Damından kötünden ayar edeyim
Kâh eline kâh ağzuna vereyim
Lakin o'sbirciyim ben, sokamam sana
başka bir kadın:
Hey yakışıklı!.. Biliyorum dev memeler istiyosun di mi?.. Hınzır senii.. Beni domaltırken memelerimi
avuçlamanı ben de öyle çok istiyorum ki.. Hadi.. Hadi domalt beni.. Hadiii...
aşık memo:
Kurban olam beyaz memelerine
Domal hele yakınlaşam kötüne
Bakarak gün görmemiş yerlerine
Bir otuzbir patlatam senden yana
başka bir kadın:
Sok!.. Haydi sok!.. Soksana!.. Barrağını hissetmek istiyorum!.. Sok hadiii!!!...
aşık memo:
Dilber domalmış da karşımda durur
Gözlerim damını kötünü görür
Korlaşan barrağım sanırsın erir
Otuzbir çekeyim ben yana yana
aşık memo:
Memo der ki kızlar gelmen üstüme
Değdirmeyin bana el, bacak, meme
Sözüm geçmeyecek yoksa fikime
Attıracağım siz bakarken bana
kraliçe vajinya:
Belli ki ululardan bir ulusun Memo... Fakat dilersen bir de bizim hikayemizi dinle...
Bundan tam bin yıl önceydi...
O zamanlar bu şehir, yani Kukuşka, kervanların gelip gittiği, varlıklı, cıvıl cıvıl ve mutlu bir şehirdi...
Fakat varlığın getirdiği köt kalkmasından mıdır, mutluluğun getirdiği rahat batmasından mıdır
bilinmez, bir zaman geldi ki kadınlarımız gösterip gösterip vermez oldular...
-Hadi be, bi kerecik sokuyum be..
-Ay ne yapışkan şeymişsin sen..
Domaldık diye sokman mı lazım?!..
-Aşığım sana anyüs!..Deliler gibi aşık!..
-Damcığımdan uzak dur!..
-Bi köt verin... Şu fakire bi köt verin...
Artık kukuşkalı erkekler için sabah akşam otuzbirden başka yapacak şey kalmamıştı... Bir gün şehre bir
yabancı geldi. Ve tabi ki tüm mala vurma çabaları sonuçsuz kaldı..
-Morbash'ın daşşaakları adına!
Ben bu işten çok sıkıldım!
Kimsenin fiklemediği bu adamın bir Morbash rahibi olduğunu nerden bilebilirdik?..
-Eyy tanrılar tanrısı Morbash!..
Lanetin bu şehir üzerine olsun!..
-Ey gafil Kukuşkalılar!.. Erkeklerinizi alıyorum ve
size bin yıllık azap veriyorum!.. Bin yıl sonra
bir şansınız daha var!.. Onu da kullanamazsanız
sonsuza dek barrak yok size!..
Erkekler ortadan yok olunca Morbash'ın laneti tez zamanda üzerimize çöktü. Tüm şehir barraksızlıktan
kıvranmaya başladı..
-Barraaakk!.. Barrraaakkk!...
-Yok mu fikeen!.. Yok mu beni fikeeen!..
Bin yıl boyunca bizi gizleyen ormanın içinde iniltilerimiz yankılandı.. Ve işte bin yıl sonra bize verilen şans
sensin Aşık Memo... içimizden biri sana fikilmeyi başarırsa üzerimizdeki lanet kalkacak... Ve ben, Kukuşka
Hükümdarı Kraliçe Vajinya, halkımın önünde domalıyor ve bana kanırtman için sana yalvarıyorum!..
aşık memo:
Barrak barrak dedikleri ne ola ?
Biraz kıl tüy, bir kafa, bir de sopa
Al tahtayı biraz yont, fik olur sana
Sonra nerden istersen sok fiki gitsin
Bilin ki barrakta değil keramet
El çabukluğundadır marifet
Hızlı sokup çıkaran o elde hikmet
Sok her hangi bir şeyin sapını gitsin
Memo der ki gamlanma fiksiz kalınca
Bul bir şey pürüzsüz, uzun, kalınca
Önce şöyle derin soluk alınca
Sokuver damcığa, sal soluk gitsin
kadınlar:
-Ne kadar da doğru söylüyor!..
-Eveet, pürüzsüz olmalı!..
-Uzun!
-Hem de kalın!
-Sokalım gitsin!..
kraliçe vajinya:
Ey Kukuşka halkı!.. Artık azaplı günler geride kaldı!.. Şu andan itibaren kırk gün
kırk gece şenlik ilan ediyorum!.. Sopalar sokulsun! Borular döşensin! Tokmaklar vurulsun!..
..Memo, sen de katıl şenliğimize, bize bakıp otuzbir çekersin...
..Memo?.. Neredesin?..
aşık memo:
Memo kaldı barrağıyla başbaşa
Hasta olmuş oturdu herhal taşa
O taşları vurayım şu mor başa
Salla başı ormana attır da gitsin !
cilveloy nanay da
(cilveloy nanay da müziği eşliğinde)
(italikler halay çeken kız korosu)
Dam da nay da köt de ninay nanay da
Fiktirilay soktirilay nanay da
Soksam fiki soğuk suya hoy nanay da
Fik de looy nanay da
Fokor fokur kaynatır oy nanay da
Sok de looy nanay da
Domalsan da soksam sana hoy nanay da
Köt de looy nanay da
Şıkır şıkır oynatır oy nanay da
Baş da looy nanay da
Dama barrak giren de hoy nanay da
Attıran fik inen de hoy nanay da
Hopppaaaaa!
tey tey tey tey
Memo bak kötümüz nasıl yuvarlak
Tek arzumuz damarlanmış mor barrak
Kaldır fiki damcıklar oldu kaymak
Sok barrağı bize de hoy nanay da
Fikim tokmak kötleriniz de davul
Siz domalın ben vurayım nanay da
Hazır domalmışken seyreyleyip de
Patlatayım bir otuzbir nanay da
Fik de looy nanay da, hoy,
Baş de looy nanay da
Gitti Memo ne fik kaldı na başşak
Bize düşen damcuğu parmaklamak
Parmak sulu damcuğu kurcalarken
Memeyi sıvazlamak hoy nanay da
Hopppaaaa!
tey tey tey tey
damcık otu
aşık memo yine
fikinin doğrusunda ilerliyordu
yaşlı nine:
Dur oğul! Daha ileri gitme!..
O gittiğin korulukta "Damcık Otu" derler bir ot vardır yiğidim. Fiki olan her şeye
saldırıp barrak yiyen çiçekleriyle barrağı yakalar ve cansız bırakana kadar emer de
emer. Yörede er kişi komadı, nice fikişken yiğidi candan, nice verişken gelini fikten etti.
Köylük meydanı barraksızlıktan kendini yerden yere vuran kadınla kızla doldu.
Gitme oraya oğul...
aşık memo:
Dilber köt sallayu sallayu gezer
Yan bakub kâh yüzüm kâh fikim süzer
Çiçek gibi damı olsa ne yazar
O'sbir çekib boşa attırmış isem
yaşlı nine:
Anladım ki ululardan bir ulusun oğul. Ama yine de sana derim ki damcık otundan ve
köydeki barrak delisi kadınlardan uzak dur... Haydi sana uğurlar ola...
aşık memo ormanın
derinliklerinde ilirlerlerken:
--hışır hışır hışır--
dur damcık otu, bir çift sözüm var sana
Bir mor baş bir boyun ise isteğin
Niye beklersin ki bir barrak için
Bu yöre toprağı mantarca zengin
Sok mantarı dama fikler kurtulsun...
daha sonra, mantarlara domalan kadınların
ve damcık otunun yanında, yaşlı nine:
Aşık memo, sen olmasan hem fik ihtiyacımızı gidermek, hem de damcık otunu
yatıştırmak için doğal zenginliğimiz mantarı farkedemiyecektik... Kızlarımızı
hâlâ fikebilirsin. Sahi istemiyor musun?.. Memo?.. Nerdesin?..
aşık memo:
Arı oldum çiçeğe konamadım
Fiki tuttum bir dama sokamadım
Memo'yum ben, o'sbire doyamadım
Geziyorum her an fikim havada...
salacam kobrayı alem üstüne
"Dibi kıllı ucu mor damarlı boru"
işte kızlar size en çetin soru
Bilenler gelsin de tutsun ucunu
Yoksa ben salacam âlem üstüne!...
Hafif dokanınca birden kabardı
Demin pembe iken şimdi morardı
Bir de baktım üstü damar damardı
Salladım fikimi âlem üstüne!...
Damcuk fikmediysen sakın üzülme
Hele köt fikmediysen hiç büzülme
Barrağına bakıp bakıp süzülme
Tut fikini salla âlem üstüne!...
Bir kasvet kapladı artık içimi
Tutacaksa tutsun biri fikimi
Domaltmazsam hemencecik birini
Salacam kobrayı âlem üstüne!...
Fikim ip gibiyken urgana döndü
Çarşafa sarkıktı yorgana döndü
Zonkladıkça memo çılgına döndü
Attırdı sonunda yorgan üstüne...
50000 karakteri geçtiği için bir alt entry'den devam *