aşık memo

entry44 galeri video1
    38.
  1. bazı eserleri;

    Varmola

    Aşık Memo fik elinde dolanır
    Aklı damcık hayaliyle bulanır
    "Domal dilber" demeye de utanır
    Otuzbirden başka çıkar varmola?..

    Memo'da bir fik var kimse tanımaz
    Kaşınsa daşşağı kimse kaşımaz
    Abazanlık yükün kimse taşımaz
    Benden daha otuzbirci varmola?..

    Biri dese ki "domaldım, haydi sok"
    Memo için sokmaktan başka iş yok
    Aslen otuzbire benim karnım tok
    Lakin "domaldım, sok" diyen varmola?..

    Memo'nun barrağı olmuş bir kaya
    Yürürken korkarım deyecek aya
    Ne bu ay dam var ne, gelecek aya
    Oniki ay o'sbir çeken varmola?..

    Sabah akşam Memo otuzbir çeker
    Çeker amma, damcık diye iç çeker
    Belli, otuzbir değil de gam çeker
    Hem damsız hem gamsız yiğit varmola?..

    Memo'nun fik alev aldı yanıyor
    Yüreğinde aşk yaresi kanıyor
    Fik damcığa bir gün değer sanıyor
    Fike elden başka değen varmola?..

    Memo'yum, havaya şiir yazarım
    Bir kestane bulsam hemen çizerim
    Gordiyon düğümü olsa çözerim
    Çözemediğim şu: fik fik varmola?..

    Memo'nun fikte bir kuvvet bir güç
    Bir kalktı mı zapteylemek pek de güç
    Fikin istediği şey aslında üç:
    Bir dam, bir köt, iki dudak... Varmola?..

    Memo'nun iki daşşağı buruşuk
    Kederden alın derisi kırışık
    Avucu içinde fiki sıkışık
    Damsız fikini tutmayan varmola?..

    Aşık Memo fik elinde düşünür
    Mantar olmuş daşşakları kaşınır
    Dam bulup da domaltmaya üşenir
    Hazır domalık bir kase varmola?..

    Memo yorgun, oturmuş da dinlenir
    ikide bir zart zurt eder yellenir
    Daşşakları sıcak yerde demlenir
    Dibin tutsa farkedecek varmola?..

    Memo tutmuş barrağını sokuyor
    Sokuyor da bir yandan da soruyor:
    Yahu böyle bir şey nasıl oluyor?
    Rüyasında dam fikmeyen varmola?..

    fikfik vakti

    Gün ışığı kötten sekip göze duhul etmişse
    Orda şekil olub beyne "ben bir kötüm" demişse
    Beyincağız, eli mahkum barrağı dikeltmişse
    Anlarım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
    Ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor

    Bana nasip olmayacak dam düşünmeden durmak
    Dam ve köt fikmek dışında birazcık hayal kurmak
    Birgün olsun barrağımı yalnız işerken tutmak
    Anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
    Ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor

    Hayat kısa, sanat sonsuz, deneyim yanıltıcı
    Fikimi inceledim de şeklen pek kanırtıcı
    Hayat dururken barrağı uzatmak şaşırtıcı
    Anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
    Ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor

    Memo der şikayetçiyim hep fikfik düşünmekten
    Alamıyorum kendimi lakin mastır çekmekten
    Aslında üzülürüm ben, men edilsem fikfikten
    Anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
    Ömrüm inik barrağımı kaldırmakla geçiyor

    gezinti

    Kaldırımda yürürken kadınlara bakarım
    Görmek için biraz köt binbir takla atarım
    Uzun ise etekler onlara çok kızarım
    Açık göbek, mini, tayt, çıplak bacak ararım..

    incelerim onların köt ve memelerini
    istemsiz taşlaşan şu fiki yemelerini
    "Haydi kaldır, domalt, sok, kanırt!" demelerini
    Düşünerek el cepte fikimi sıvazlarım..

    Görsem şöyle irice yuvarlacık bir kâse
    Fikim onu gösterir o nereye yönelse
    Ee, biz de gidiyoruz fik nereyi gösterse
    Kendi güzergahımdan hayli uzaklaşırım..

    Onlar da istiyorlar deli gibi fikişmek
    Dam ve barrak bir olup saatlerce yiyişmek
    Ordan geçen bir fiki tutup yolda tepişmek
    Bunları düşündükçe için için azarım..

    Kadın kısmı ister ki kendi illa naz etsin
    Erkek "aç şu kötünü, fikem" diye diretsin
    Memo ısrarcı değil, kadın ile ne etsin?
    Yoldan eve varınca otuzbirden çatlarım..

    otuzbir

    Ortalıkta gezen damlar
    Asit gibi öze damlar
    içimde kederler gamlar
    Ancak abazanlar anlar

    Fikişmezsem şu barrağım
    Çatlarsa diye korkarım
    Taşlaşınca fik, anlarım
    Beni bir otuzbir paklar

    Otuzbiri çeker iken
    Avuçlarım sanki diken
    Bir kız olsa "yok mu fiken"
    Dese, derim fikim paklar

    Her otuzbir sonrasında
    ibrahimin sofrasında
    Yemiş gibi olurum da
    Doymuşlukla kötüm kalkar

    Memo der ki bundan kelli
    Fikişmeyeceğim belli
    Yine de var bir teselli
    Dakkada bir fikim kalkar.

    alabarrak destanı

    Küçüktüm ufacıktım
    Top oynadım acıktım
    Aniden bir şey oldu
    Barrağıma güç doldu
    Kamışa su yürüdü
    Gözümü dam bürüdü
    Yaklaştım bir kadına
    Nazar ettim damına
    Koşarak kaçtı benden
    Ben de koştum peşinden
    Baktım domalmış durur
    Kâseye şaplak vurur
    Barrağımı tutarak
    Kâseye yaptım atak
    Fakat vazgeçti birden
    Uzaklaştı fikimden
    Benim anlamadığım
    Nerede yanıldığım
    istemiyorsa barrak
    Ne ister domalarak
    Birden çalıştı kafam
    Anlasana be adam
    Fiki tekrar dikelttim
    Köte doğru yönelttim
    Ucu bile değmeden
    Yine kaçtı önümden
    Ne kadar istesem de
    Sokamadım kötten de
    Fikim elimde kaldım
    Düşüncelere daldım
    Bu kadın pek acayip
    Vermez kendi isteyip
    Dam köt fikfikletmiyor
    Hiç mi barrak yemiyor
    Bari dedim yalasa
    Dili fike dolasa
    Bu hoş beklenti ile
    Tutup fiki elimle
    iyce yanaştım ona
    Doğrulttum suratına
    Fiki yakın görünce
    Düştü büyük dehşete
    Fırladı kaçtı ordan
    Bakakaldım ardından
    Soramadım adını
    Fikemedim damını
    Tutamadım memeden
    Yiyemedim lüleden
    O gün bu gün barrağım
    Zonklar onu ararım
    Fikim her daim kaya
    Bakıyor hep semâya
    Sanırsın çatlayacak
    Paşşaklar patlayacak
    Memo artık otuzbir
    Çekerek yaşıyacak
    Ateşin söndürmezse
    Dünyayı domaltacak

    Dedim dilber yok mu sana fik sokan
    Dedi yoktur şu an damıma koyan
    Dedim eğil bana sen ol domalan
    Dedi kolay değil dilber domaltmak

    Dedim bak barrağım kaskatı oldu
    Dedi benim dam da su ile doldu
    Dedim hah bu sefer dam görndü
    Dedi dur bakalım yok barrak sokmak

    Dedim seni tutum fike oturtsam
    Dedi fike ait yok benim tasam
    Dedim tamam işte azcık kanırtsam
    Dedi amma yaptın olmaz kanırtmak

    Dedim çok naz ettin bir damcık için
    Dedi uyuşmuyor benle niyetin
    Dedim Memo yine elinde fikin
    Otuzbir dururken niye ki sokmak...

    otobüs

    Otobüste gördüm güzel bir kadın
    Bir çift meme, bir köt, ince bir karın
    Aniden barrağım oldu kapkalın
    Baktım her yerine, hiç çekinmedim

    O iri kaseyi tutasım geldi
    Çıkarıp barrağı sokasım geldi
    Sokarken enseden öpesim geldi
    "Güzel bana domal, ver" diyemedim

    Kötün bana dönük, gözüm arkanda
    Hiç barrak isteği yok mu damında
    Dön bak duman tüten fik var ardında
    Otursa üstüne, isteyemedim

    Tişörtün belinden görünür teni
    Damcık hizasında dolanır eli
    Usulca yanaşıp deydirsem fiki
    Deyse tene fikim, erir biterdim

    Kıstırsaydım onu arka koltukta
    Yalasaydım kâseyi bir solukta
    Kavrasaydım belini, fik olukta
    Attırsaydım, şimdi düşünmez idim

    indi güzel benden önce durakta
    Hoş bir burukluktur kalan barrakta
    "Yok mu başka güzel?" fikim merakta
    Var ya da yok, ben hep otuzbirciydim

    Aşık Memo yine fiki doğrulttu
    Barrağı bîçare, eliyle tuttu
    Otuzbir çekmekten damı unuttu
    Helâya attırmak kadermiş derim...

    daşşakların cefası

    Yaz gelince insanların kanları fıkırdıyor
    Kızların köt-göğüsleri giysilerden fırlıyor
    Fakat benim derdim büyük, sıcaklar sırtımda yük
    Donda duran daşşaklarım terledikçe terliyor

    Çıksam yola, bakmak için kadınlara kızlara
    Takılsam şöyle genişçe kâselerin ardına
    Gözlerim kötte, varmasam hiç zamanın farkına
    Biraz uzunca yürüsem daşşaklarım yanıyor

    Malumunuz daşşak hayli şefkat isteyen organ
    Kış mevsimi geçer iken don daşşak için yorgan
    Oysa yazın ter akıtan daşşak çok çeker dondan
    Teri emip meşin olan don daşşağı kesiyor

    Gönül ister daşşak için serin olsun havalar
    Lakin kışın kalın giyer, göstermez manitalar
    Gizlenir yazın görünen damlar kötler bacaklar
    Damköt-daşşak ikilemi beynimi çatlatıyor

    Memo sanki istemez mi kötleri seyreylemek
    Sergilenen göğüslere bakarak keyfeylemek
    "Damcık" deyu bağıran şol barrağını dinlemek
    Barrak dimdik lakin daşşak "aman elleme" diyor

    soku hatun, keçi, aşık atışması

    soku hatun:

    Barraaaa!.. Barrraaaaaak!...
    Barrak istiyorum!.. Barraaak!..
    Fik istiyorum!.. Fik fik istiyorum!...

    aşık memo:
    Dur dilber, bir dakika kulak ver bana...

    Barrağımın dam arzusu hayli çok
    Fakat sana sokmak niyetim hiç yok
    O halde bağırıp çağırmak niye
    Damcığa barraktan başka bir şey sok

    Havuç, hıyar, kabak, belki pırasa
    Seç al zerzevattan uzun ne olsa
    Kavun karpuz zor da, patlıcan varsa
    Zorla çeperleri, olsun karnın tok

    Memo der ki dam domaltmak çekici
    Dünya fani, fikiş fokuş geçici
    Attırmamış barrak her dem çekici
    Sert fiki tut elinle her yere sok...

    soku hatun:
    Beni doğru yola döndürdün, anladım ki ululardan bir
    ulusun Memo. Ver o mübarek eteğini öpeyim..

    keçi ve köylüler:
    -Beeeeh!.. Beeeeeeeh!..
    -Dur lan gıpraşma geççü!
    -Eyi dut olum!

    aşık memo:
    Damcık bulamazsan bile fikmeye
    Barrak hep eğilimli baş dikmeye
    Derim kalkan fiki illa bir yere
    Sokmak beyhudedir o'sbir dururken

    istersen keçi fik, ister koala
    istersen git orangutan kovala
    Memo der hemen fiki yakala
    Hayvan fikmek ne ki, o'sbir dururken

    keçi ve köylüler:
    -beeee beeee
    -Büyüksün Memo, ver o naçizane eteğini öpelim...

    bir köylü:
    Anladık ki yücelerden bir yücesin, gel dilersen bizim köyün aşıklarıyla
    atış Memo... işte Damzurumlu Damrah ve Kötçeoğlan..

    aşıklar:
    Damcık ne güzel bir organ
    Barrak için sanki yorgan
    Herkesler damcığa hayran
    Köt fikene şaşırırım
    * * *
    Kötün çeperleri pek dar
    Fiki dört bir yandan kavrar
    Herkeste köt arzusu var
    Fikmem diyene inanmam
    * * *
    Köt deliği herkeste var
    Fiken kendinkin hatırlar
    Her kim fiki kötten sokar
    Topluğundan kıllanırım
    * * *
    illa ki damcık diyorsun
    Köte hiç el etmiyorsun
    Sen kötünden korkuyorsun
    Sen yoksa gizli top musun?

    aşık memo:
    Memo der ki damı kötü bırakın
    Asıl güce, fikinize bir bakın
    Eli halka yapıp barrağa takın
    Otuzbir çekerken dam köt farketmez

    Memo'yum sebze yemeği sevmezim
    Fikim demir lakin dam köt fikmezim
    Otuzbirsiz bir gün dahi geçmezim
    Kendinkini tutmayan yiğit sayılmaz...

    aşıklar:
    Büyükmüşsün Memo, bize doğru yolu gösterdin, gerçeği öğrettin.
    Artık pîrimizsin, ver öpelim o eteğinden...

    aşık memo fikinin doğrusundaki
    nice maceralara doğru kanat çırpar:
    Köydeki manitaya
    Beş on kere kaysaydım
    O geniş kâsesini
    Ah altıma alsaydım
    Oy oy oy...

    su başında

    Dilber su başında sızmış uyumuş
    Ensesinden koklasam uyanır mı
    Fikim yine kayınlaşmış büyümüş
    Arkasından yaslasam uyanır mı

    Dilberi uyandırsam da döndürsem
    Sıcak fiki serin köte deydirsem
    Dam suyunda ateşini söndürsem
    Acep yese barrağı sevinir mi?

    Dilber gel de şu fikimi ovala
    Kaçar isem ardım sıra kovala
    Tut fikimi parmaklarını dola
    ipek tene gergin fik dayanır mı?

    Arkadan yaklaşıp memeden tutsam
    O "Noluyor" demeden ben kötten soksam
    Belinden kavrasam, öpsem, okşasam
    Gitsem gelsem acaba hoşlanır mı?

    Dilber fike bir yerlerini uydur
    Ya dama ya köte dokandır deydir
    Ya da iki dudak içinde kaydır
    Barrak damsız kötsüz dilsiz durur mu?

    Fikim öyle sert ki dağları deler
    Uzunluğu sahra çölünü aşar
    Pek de romantik kalp gibi atar
    Bir domalıp köt versen sanki çok mu?

    Dilber gitti barrağımdan habersiz
    Memo'nun fik evvel ezel dilbersiz
    Otuzbirden bacakları mecalsiz
    Dağa taşa attırmak yetmiyor mu?

    kırk bakire

    aşık memo yine
    fikinin doğrultusunda gidiyordu:
    Fikim kalktığı günden beri coştum
    Dam-köt'ün peşinden çöllere koştum
    Dam suyuna ekmek banayım derken
    içecek sudan oldum, neyleyim şaştım
    O da ne, bir vaha!..

    vahada yüzen kızlar:
    -Ha ha ha haa
    -Şahane-ül tabiât, sanki âb-ı hayât
    -Ohh, serîn-ül deryâ
    -Ha ha ha ha
    -O da ne!.. El herüf!...
    -Ciyaaak!.. Herüüüf!.. El herüüüf!..

    muhafızlar:
    -Herüfat-ül yabânî!..
    -Yabânî-ül harâmî!..
    -Bu herif-ül yabânî, vahâda yüzen hareminize göz dikmüş,
    fik sokmaya niyet etmüş idi yâ Şeyh Barrâkî!..

    şeyh barrâkî:
    Neee!.. Tiz kellesi vurula!.. Kötüne direk sokula!..

    aşık memo:
    Durun hele, bir çift
    sözüm var size
    Şol barrağım barrak oldu olalı
    Nerde dam köt meme görsem apıştım
    Yuvarlacık kâselere bakarak
    Can havliyle barrağıma yapıştım

    Kalkan barrak adam boyu olur mu?
    Sizce benim fik tavana vurur mu?
    Yiğit kişi otuzbirsiz durur mu?
    Otuzbirde dünya ile yarıştım

    Memo dama köte ezelden hasta
    Bak fiki kalkıyor yine aheste
    Fikmem damcık sanki fikim kafeste
    Ben bu otuzbire fena alıştım

    şeyh barrâkî:
    Vallâhî yahşî söyledin yâ seydî. Ve lâkin ben kolay pes etmem.
    Şu gördüklerin biraz önce dikizlediğin avratlar. Yâni haremimin kırk bâkiresi.
    Şimdii, bütün gece onların çadırında kalacaksın. Sabaha hiç birini düdük-
    lemeden çıkarsan kurtulursun. Ammaa, birin dahi bafilemiş olursan kellen gi-
    der! Anladın mı yâ seydî, kellen gider!..

    gece çadırda kırk bâkire:
    -El barrak!..
    -Barrak-ül kayâ, taşşak-ül hayâ
    -Fik-ül fikfik!
    -Hadi!.. Hadi fik beni!..
    -Sok bana!..
    -Beni de fik!..
    -Hadiiii!.. Fik bizi Memooo!.. Hadiiii!..

    aşık memo:
    Durun kızlar,
    bir çift sözüm var size
    Şu odada tam kırk tane damcık var
    Kırk barrak şu garip canda ne arar?
    Tek fikim var ki ancak bana yarar
    Kırk dama bir kerrede attırayım

    Doğrusu kâseleriniz şâhâne
    Fekat fikfik kâse içün bahane
    Yok mu hıyar her dama birer tâne
    Siz sokun ben barrağımı ovayım

    Valla hepinizi fikmek isterdim
    Lakin fikimle elime söz verdim
    Eğer sokuşsa tüm tasam derdim
    Fikimi elimde şaklatacağım

    Anlıyorum, barrak istiyorsunuz
    Bir fike oturup kalkmak arzunuz
    Memo der ki el çok hoş bir uzvumuz
    Siz parmaklayın ben avuçlıyayım

    kırk bakire:
    Anladık ki ululardan bir uluymuşsun Memo.
    Ver o mübarek eteğini öpelim.

    şafak sökünce muhafız:
    Hmmm, Nâbarrak vü nâtaşşak.. Tamâmiyle bekârât.
    Kırkı da temizdir şeyhim.

    şeyh barrâkî:
    Vay canına!.. Bu Aşık Memo hakîkaten ulu bir-... Memo?..
    Neredesün Memo?..

    aşık memo ilerledi
    nice maceralara doğru:
    Bir damcık dünyanın en tatlı şeyi
    Var sen düşün kırk damdaki lezzeti
    Aşık Memo yine doğrulttu fiki
    Kırk düşünüp kırkbin o'sbir çekiyor...

    sfenks

    memo yine fikinin doğrusunda gitmiktedir:
    Issız kayın ormanında tuttum yine kıllı fiki
    Bir dilber çıksa ormandan, "Memo" dese "sok içeri"
    Götün götün yakınlaşıp domalıverse önümde
    Acep o'sbir mi çekerim yoksa sokar mıyım fiki?..

    (aniden) sfenks:
    Selam sana Aşık Memo!.. Bana Sfenks derler. Bu ormanın bekçisiyim. Her kim
    bu ormana girer, bana rastlamadan çıkamaz. Her yabancıya üç tane bilmece
    sorarım... Eğer ki üçünü de bilirse beni domaltma hakkına sahip olur...
    Ammaaa birin dahi bilemezse onu adam dömelten ağaçlarıma teslim ederim!...
    Ve sıra şimdi sende Memo!.. Bakalım domalacak mısın,
    domaltacak mısın?..
    ilk bilmecem şöyle:
    Duvara vurdum duvar yıkıldı
    Çiviye vurdum çivi çakıldı
    Ağaca vurdum ağaç söküldü
    Elime aldım boynu büküldü...

    aşık memo:
    Ama bu soru çok basit.. Yanıt "Barrak"tan
    başka bir şey olamaz...

    sfenks:
    Umduğumdan daha çetin cevizmişsin Memo... Ama
    ikinci bilmecem ilki kadar kolay değil:
    Biri suskun mu suskun
    Ağzı hepten yumulu
    Diğeri pek geveze
    Ağzı salyalı sulu...

    aşık memo:
    Ağzı hep yumulu olan köt deliği, hep sulu
    olan da damcık olsa gerek...

    sfenks:
    Beni sinirlendirmeye başladın Memo!.. Bilemiyeceksin!..
    Üçüncü bilmecemi bilemiyeceksin!..
    Söyle bakalım:
    Kebabı var
    Yenilmez
    Arabınki
    içilmez...

    aşık memo:
    Yenilemiyecek tek kebap herhalde "Daşşak kebabı"dır... "Arap daşşağı"
    gibi koyu bir çayı da kimsenin içmek istiyeceğini sanmıyorum...
    Yani yanıt: "Daşşak"...

    sfenks:
    Yoooooooooo!!!....
    Ühü ühü ühüüü!.. Nolur!.. Nolur beni domaltma Aşık Memo!.. Daha önce kimse üç
    bilmeceyi birden bilememişti!.. Nolur bana bi şans daha ver!.. Bir bilmecelik daha
    şans ver nolur!.. Ühüüüüüü!..

    aşık memo:
    Tamam, sana son bir şans.. Ama bilmeceyi ben soracağım. Bilirsen ağaçların beni
    gönüllerince domaltsınlar. Fekat bilemezsen beni bırakacaksın, yoluma gideceğim..

    sfenks:
    Ta- tamam!.. Kabul!.. Hadi sor!..

    aşık memo:
    Barrak var damda değil
    Damcık var fikte değil

    sfenks:
    Hah hah hah haaah!.. Kendini ele verdin memo!.. Beni domaltmak dururken bir şans
    daha vermek saflığında bulunan kim?.. Tabi ki yanıt sensin!.. Yanıt "Aşık Memo"

    aşık memo:
    Bi daha düşün bakalım. Ormana gelen yabancılara domalmamak için çırpınan
    kim?.. çevresi kütük barraklı ağaçlarla çevriliyken hiç birine domalmayan kim?..
    Ya kendisini fikfiklemeyeyim diye ayaklarıma kapanan kim?..
    Tabi ki sensin!.. Yanıt "Sfenks" olacaktı...

    sfenks:
    Ühüüü ühüüüü!!... Ne diyeyim, yendin beni, büyükmüşsün Memo!.. Haydi şimdi var git
    yoluna ve beni kaderimle baş başa bırak...

    aşık memo ilerler
    nice yeni maceralara doğru:
    Sfenks mfenks demeden ah keşke domaltsaydım
    Dev kâseye abanıp lüleden tıklatsaydım
    Şimdi vah vahlanarak otuzbir çekmez idim
    Eher ki şu fikimi kötünde şaklatsaydım

    kukuşka

    aşık memo yine
    fikinin doğrultusunda ilerliyordu:
    Gezerim dünyayı, yollar hep yokuş
    Tuttum fiki birkez tutuş o tutuş
    O gün bugün tokatlarım ben çavuş
    Fik fik artık haram Aşık Memo’ ya
    Cay canına, burda bir şehir
    varmış. nasıl da görmedim...

    bir kadın:
    Hey yabancı!..
    Uzun yoldan gelmişe benziyorsun yabancı. Herhalde öncelikle bir şeyler yeyip karnını doyurmak istiyorsundur..
    Peki yemekten sonra mala vurmak istemez misin? Şööle sana bi sakso çeksem... Sonra analda oraldı derken
    sabahı bulsak?..

    aşık memo:
    Gönül ister seni şurda fikeyim
    Damından kötünden ayar edeyim
    Kâh eline kâh ağzuna vereyim
    Lakin o'sbirciyim ben, sokamam sana

    başka bir kadın:
    Hey yakışıklı!.. Biliyorum dev memeler istiyosun di mi?.. Hınzır senii.. Beni domaltırken memelerimi
    avuçlamanı ben de öyle çok istiyorum ki.. Hadi.. Hadi domalt beni.. Hadiii...

    aşık memo:
    Kurban olam beyaz memelerine
    Domal hele yakınlaşam kötüne
    Bakarak gün görmemiş yerlerine
    Bir otuzbir patlatam senden yana

    başka bir kadın:
    Sok!.. Haydi sok!.. Soksana!.. Barrağını hissetmek istiyorum!.. Sok hadiii!!!...

    aşık memo:
    Dilber domalmış da karşımda durur
    Gözlerim damını kötünü görür
    Korlaşan barrağım sanırsın erir
    Otuzbir çekeyim ben yana yana

    kadınlar:
    -Hadi, fik beni hadi!..
    -Sok bana!..
    -Em beni!..
    -Yala beni!..

    aşık memo:
    Memo der ki kızlar gelmen üstüme
    Değdirmeyin bana el, bacak, meme
    Sözüm geçmeyecek yoksa fikime
    Attıracağım siz bakarken bana

    kraliçe vajinya:
    Belli ki ululardan bir ulusun Memo... Fakat dilersen bir de bizim hikayemizi dinle...

    Bundan tam bin yıl önceydi...
    O zamanlar bu şehir, yani Kukuşka, kervanların gelip gittiği, varlıklı, cıvıl cıvıl ve mutlu bir şehirdi...
    Fakat varlığın getirdiği köt kalkmasından mıdır, mutluluğun getirdiği rahat batmasından mıdır
    bilinmez, bir zaman geldi ki kadınlarımız gösterip gösterip vermez oldular...
    -Hadi be, bi kerecik sokuyum be..
    -Ay ne yapışkan şeymişsin sen..
    Domaldık diye sokman mı lazım?!..
    -Aşığım sana anyüs!..Deliler gibi aşık!..
    -Damcığımdan uzak dur!..
    -Bi köt verin... Şu fakire bi köt verin...

    Artık kukuşkalı erkekler için sabah akşam otuzbirden başka yapacak şey kalmamıştı... Bir gün şehre bir
    yabancı geldi. Ve tabi ki tüm mala vurma çabaları sonuçsuz kaldı..
    -Morbash'ın daşşaakları adına!
    Ben bu işten çok sıkıldım!
    Kimsenin fiklemediği bu adamın bir Morbash rahibi olduğunu nerden bilebilirdik?..
    -Eyy tanrılar tanrısı Morbash!..
    Lanetin bu şehir üzerine olsun!..
    -Ey gafil Kukuşkalılar!.. Erkeklerinizi alıyorum ve
    size bin yıllık azap veriyorum!.. Bin yıl sonra
    bir şansınız daha var!.. Onu da kullanamazsanız
    sonsuza dek barrak yok size!..

    Erkekler ortadan yok olunca Morbash'ın laneti tez zamanda üzerimize çöktü. Tüm şehir barraksızlıktan
    kıvranmaya başladı..
    -Barraaakk!.. Barrraaakkk!...
    -Yok mu fikeen!.. Yok mu beni fikeeen!..
    Bin yıl boyunca bizi gizleyen ormanın içinde iniltilerimiz yankılandı.. Ve işte bin yıl sonra bize verilen şans
    sensin Aşık Memo... içimizden biri sana fikilmeyi başarırsa üzerimizdeki lanet kalkacak... Ve ben, Kukuşka
    Hükümdarı Kraliçe Vajinya, halkımın önünde domalıyor ve bana kanırtman için sana yalvarıyorum!..

    aşık memo:
    Barrak barrak dedikleri ne ola ?
    Biraz kıl tüy, bir kafa, bir de sopa
    Al tahtayı biraz yont, fik olur sana
    Sonra nerden istersen sok fiki gitsin

    Bilin ki barrakta değil keramet
    El çabukluğundadır marifet
    Hızlı sokup çıkaran o elde hikmet
    Sok her hangi bir şeyin sapını gitsin

    Memo der ki gamlanma fiksiz kalınca
    Bul bir şey pürüzsüz, uzun, kalınca
    Önce şöyle derin soluk alınca
    Sokuver damcığa, sal soluk gitsin

    kadınlar:
    -Ne kadar da doğru söylüyor!..
    -Eveet, pürüzsüz olmalı!..
    -Uzun!
    -Hem de kalın!
    -Sokalım gitsin!..

    kraliçe vajinya:
    Ey Kukuşka halkı!.. Artık azaplı günler geride kaldı!.. Şu andan itibaren kırk gün
    kırk gece şenlik ilan ediyorum!.. Sopalar sokulsun! Borular döşensin! Tokmaklar vurulsun!..
    ..Memo, sen de katıl şenliğimize, bize bakıp otuzbir çekersin...
    ..Memo?.. Neredesin?..

    aşık memo:
    Memo kaldı barrağıyla başbaşa
    Hasta olmuş oturdu herhal taşa
    O taşları vurayım şu mor başa
    Salla başı ormana attır da gitsin !

    cilveloy nanay da

    (cilveloy nanay da müziği eşliğinde)
    (italikler halay çeken kız korosu)

    Dam da nay da köt de ninay nanay da
    Fiktirilay soktirilay nanay da

    Soksam fiki soğuk suya hoy nanay da
    Fik de looy nanay da
    Fokor fokur kaynatır oy nanay da
    Sok de looy nanay da
    Domalsan da soksam sana hoy nanay da
    Köt de looy nanay da
    Şıkır şıkır oynatır oy nanay da
    Baş da looy nanay da

    Dama barrak giren de hoy nanay da
    Attıran fik inen de hoy nanay da
    Hopppaaaaa!
    tey tey tey tey

    Memo bak kötümüz nasıl yuvarlak
    Tek arzumuz damarlanmış mor barrak
    Kaldır fiki damcıklar oldu kaymak
    Sok barrağı bize de hoy nanay da

    Fikim tokmak kötleriniz de davul
    Siz domalın ben vurayım nanay da
    Hazır domalmışken seyreyleyip de
    Patlatayım bir otuzbir nanay da
    Fik de looy nanay da, hoy,
    Baş de looy nanay da

    Gitti Memo ne fik kaldı na başşak
    Bize düşen damcuğu parmaklamak
    Parmak sulu damcuğu kurcalarken
    Memeyi sıvazlamak hoy nanay da
    Hopppaaaa!
    tey tey tey tey

    damcık otu

    aşık memo yine
    fikinin doğrusunda ilerliyordu

    yaşlı nine:
    Dur oğul! Daha ileri gitme!..
    O gittiğin korulukta "Damcık Otu" derler bir ot vardır yiğidim. Fiki olan her şeye
    saldırıp barrak yiyen çiçekleriyle barrağı yakalar ve cansız bırakana kadar emer de
    emer. Yörede er kişi komadı, nice fikişken yiğidi candan, nice verişken gelini fikten etti.
    Köylük meydanı barraksızlıktan kendini yerden yere vuran kadınla kızla doldu.
    Gitme oraya oğul...

    aşık memo:
    Dilber köt sallayu sallayu gezer
    Yan bakub kâh yüzüm kâh fikim süzer
    Çiçek gibi damı olsa ne yazar
    O'sbir çekib boşa attırmış isem

    yaşlı nine:
    Anladım ki ululardan bir ulusun oğul. Ama yine de sana derim ki damcık otundan ve
    köydeki barrak delisi kadınlardan uzak dur... Haydi sana uğurlar ola...

    aşık memo ormanın
    derinliklerinde ilirlerlerken:
    --hışır hışır hışır--
    dur damcık otu, bir çift sözüm var sana
    Bir mor baş bir boyun ise isteğin
    Niye beklersin ki bir barrak için
    Bu yöre toprağı mantarca zengin
    Sok mantarı dama fikler kurtulsun...

    daha sonra, mantarlara domalan kadınların
    ve damcık otunun yanında, yaşlı nine:
    Aşık memo, sen olmasan hem fik ihtiyacımızı gidermek, hem de damcık otunu
    yatıştırmak için doğal zenginliğimiz mantarı farkedemiyecektik... Kızlarımızı
    hâlâ fikebilirsin. Sahi istemiyor musun?.. Memo?.. Nerdesin?..

    aşık memo:
    Arı oldum çiçeğe konamadım
    Fiki tuttum bir dama sokamadım
    Memo'yum ben, o'sbire doyamadım
    Geziyorum her an fikim havada...

    salacam kobrayı alem üstüne

    "Dibi kıllı ucu mor damarlı boru"
    işte kızlar size en çetin soru
    Bilenler gelsin de tutsun ucunu
    Yoksa ben salacam âlem üstüne!...

    Hafif dokanınca birden kabardı
    Demin pembe iken şimdi morardı
    Bir de baktım üstü damar damardı
    Salladım fikimi âlem üstüne!...

    Damcuk fikmediysen sakın üzülme
    Hele köt fikmediysen hiç büzülme
    Barrağına bakıp bakıp süzülme
    Tut fikini salla âlem üstüne!...

    Bir kasvet kapladı artık içimi
    Tutacaksa tutsun biri fikimi
    Domaltmazsam hemencecik birini
    Salacam kobrayı âlem üstüne!...

    Fikim ip gibiyken urgana döndü
    Çarşafa sarkıktı yorgana döndü
    Zonkladıkça memo çılgına döndü
    Attırdı sonunda yorgan üstüne...

    50000 karakteri geçtiği için bir alt entry'den devam *
    0 ...