11 ay her boku yiyip, 1 ay kendini ibadete adayan sözde müslümanlardan dolayı;
kurulan iftar çadırlarının doluluğunun yansıttığı gariban vataşlarımızın sayısını görmekten dolayı;
"işlerimiz çok kötü" diye her zaman ağlayıpta, o ay gelince yardım yarışına giren zenginlerimizden dolayı;
ve de muhtemelen olmayan bir tanrı'nın olmayan mukaddes ayı olduğu için karışık duygulara sokar insanı...
amma velakin,
ramazan bir başka güzeldir kültürümüzde.
8-10 yaşlarında oruç tutulup, satılmıştır sonra çocukça istekler karşılığında büyüklere, onlar da sırf oruç tutmaya heveslendirmek için, harçlık koymuştur cebimize...
en güzel ve özel sofralarda, ailecek yemekler yenmiş, sohbet edilmiştir...
teravih namazına gidilip, sonrasında oturulup arkadaşlarla sohbet edilmiştir doyasıya...
ve en güzel yanı ramazan ayı'nın: şeker bayramı...
"bayram sabahı neşesi" yok mu... çocuk olmak ister insan her zaman...
büyüklerin elini öpmeyi, şeker toplamayı, harçlık almayı hangimiz özlemedi ki...
hele o bayramlık kıyafetler... yoktur insanı bu kadar mutlu edecek başka bir şey...