anneannesi, hayatının en değerli varlıklarından biriyse eğer, o kişinin bir daha eskisi gibi olamamasını garanti eden yıkıcı, ezici ve hayata karşı buruklaştıran olay.
etrafa sahte gülücükler saçıyorum. saçma salak laflarla eğleniyorum bazen. sonra tam gülerken gözleri, gülüşü, sarılışı, koklayışı ve sevgi sözcükleri geliyor aklıma tüm canlılığıyla. sanki yanımdaymış gibi... yani sanki hala büyük sevgisini, bedenen de yanımda hissediyorum onun. sonra sarılmak istiyorum. kokusunu içime çekmek istiyorum. yok.
elimi uzatsam yoksun. dokunamıyorum. sarılamıyorum. kucağına oturamıyorum artık. bu acıyı, ancak yaşayan bilir. başka kimseler beni anlayamaz. o içimdeki koyu boşluğu hiçbi şey dolduramıyor. hep öyle yarık kalacak o kısım. yaralı bereli. hiç iyileşmeyecek bi yara gibi o gittiğinden beri.
sonsuz bir mutsuzluk hali. mutlu zannediyorlar. her şey yolunda sanki. bok yolunda... anneannem yok lan. nasıl yolunda olabilir ki her şey? hem de her şey. hiçbi şey yolunda değil iken her şeyi nasıl süsleyip püsleyip bu karmaşık oyuna dahil edebilirim ki? beni gelinlikle bile göremedi. en büyük hayaliydi. belki bigün evlenirsem belki görür. belki gelinlik yerine başka bi beyazla gelirim. öyle görür. belki kefenimle gelirim. belki o zaman yine eskisi gibi mutlu olurum gerçekten.
ben aslında, bunu kendime bile itiraf etmek zor olsa da, anneannem öldüğünde öldüm ve gömmeyi unuttular.