diktatörlerin hepsi zaten halkın iyiliğini isterler, bir kısmını iyi de ederler, yok olmuyor mutlu değilim diyeni de mutluyum diyene kadar asarlar keserler, ama sonuçta hepsi halkın iyiliğini isterler zaten bunda sorun olmadığı için halkını severdi gibi bir karşı arguman çok cılız duruyor.
hayır şey de ilginç, yani yüzlerce yıl kaan, han ğadişah ile yönetilmiş insanların sanki araya muhteşem bir katılımlı demokrasi dönemi girmiş de sonradan atatürk bunu bozmuş gibi anlatmaya ne gerek var ki? halk zaten diktatörlere alışık o dönem, hatta dünyadaki tüm ülkeler de kral prens imparator var. meselemiz çok daha geriye gidiyor yani.
sanayi devrimine işçi lazımi topraklarına bağlı serfler ve köleler ile olmuyor, ya kralınızı devirip şehirli işçileriniz olacak ya da kralınızı imparator yapıp kendi kölelerine sahip vatandaşlarınız olacak.
bu noktaya başkalarından 100 sene sonra gelsen bile bu noktada zaten ikisinden birini seçmen gerek, e imparatorluk olma fikrini denemişsin enver sıçmış geriye kralını yok etmek kalıyor onu yapıyorsun ama neredeyse yarım yüzyıl sürmüş savaşlardan sonra elde hyem şehir kalmamış hem şehirli işçi dönüşümüne sokacağın köylün kalmamış, üzerine de zaten osmanlı ailesi sağolsun yüzyıllarca kese kese aristokrat kalmamış izin vermediğinden aynı aile burjuvazin de yok.
böyle bir ortamda anadolunun ortasından bozkırdan bakınca göreceğin tek şey, sanayi atılımını erteleyip, kendini tarıma verip üzerine de diktatörlük yapmak zaten. ki adamcağız da bunu görmüş kabullenmiş hakkını da vermiş.
onu soracağına adamın üzerinden 80 yıl geçti neden hala ülkede burjuvazi yok onu sor sevgili salak kardeşim.