izmirden bindiğim has turizm otobüsü gecenin bir yarısında akşehirde mola verdi. yarı uykulu yarı uyanık halde indim bir çorba çay sigara yaptım. yarım saatlik mola ama erken bineyim dedim. işimi bitirdim nasılsa. hiç unuttum 13 numaralı koltukta oturuyorum. ama otobüse bindiğimde baktım 13 numaralı koltukta başka birisi oturmuş. elinde dergi kulağında kulaklığı müzik dinliyor bir yandan da elindeki dergideki esprilere sırıtıyor.
yanına gittim. omzuna dokundum. kulaklığını çıkardı bana baktı.
- beyfendi burası benim yerim.
- hayır benim yerim.
bir saniyelik bir süre içinde kafamdan şu düşünceler geçti. önce çifte rezervasyon mağduru olduğumu düşündüm. ama sonra burası mola yeri otogar değil ki yeni yolcu alsın dedim kendi kendime. sonra aklıma bu adam bela birisi. arka taraflarda bir yerlerde oturuyor ve koltuğunu beğenmedi. arkadaş ben bundan sonra burada oturuyorum sen kendine yeni koltuk bul gibi söyledi herhalde dedim. tabi hemen horoz moduna girdim.
- arrrrkadaşım burası benim yerim dedim.
- (adam gerginliği sezerek aynı modda o da ban cevap verdi) hayır benim yerim.
- iyi lan çıkar biletini.
adam cebinden çıkardı biletini. ben de arka cebimden çıkardım biletimi. ikisini üst üste koydum karşılaştırıyorum. adamın bana verdiği bilette hatay izmir yazıyor. benim biletimde ise izmir hatay yazıyor. (burada şu açıklamayı yapmalıyım. hataydan ege, batı akdeniz, iç ege, güney marmaradaki şehirlere kalkan has turizm otobüslerinin hepsi burada mola veriyor ve tesiste her daim en azından 4-5 has turizm arabası oluyor.)
- arkadaşım. sen yanlış inmişsin. bu hatay arabası senin araban yan tarafta. dedim ve biletini verdim adama. adam mahcup oldu aldı biletini. özür diledi ve indi arabadan. yandaki diğer otobüse geçti.
ben oturdum 13 numaralı koltuğa. birazdan dışarıda bir anons oldu. otobüsünüz kalkacaktır filan diye ama net anlaşılmıyor nereden nereye giden otobğüs olduğu. millet otobüse doluşmaya başladı. başladı da bu işte bir terslik var. binenlere bakıyorum. bir tane bile tanıdık sima yok aralarında. hani en azından otobüste dikkat çeken bir tip olur değil mi efendim. obez bir adam. yaşlı bir teyze. sabaha kadar ağlayan ve susmamakta ısrar eden bir bebek. güzel bir kız vs.
bir de yanıma ilk defa gördüğüm biri geldi oturdu. bana tip tip bakıyor bu da kim gibisinden. sordum kendisine -yanlış otobüse bindim sanırım. - evet. sanırım.
hemen indim otobüsten. ve kendi otobüsüme geçtim. komedi görülmeye değer. az önce kovaladığım adam 13 numaralı koltukta oturmuş elinde dergisi kulağında kulaklığı aynı modda. yanına gittim ve omzuna dokundum. adam bir yandan eliyle kulaklığını çıkarırken kafasını çevirdi. beni gördüğünde suratında hortlak görmüş gibi bir ifade vardı.
- arkadaşım kusura bakma ama burası benim yerim.
- (şaşkınlık kızgınlık ortaya karışık) nasıl yani ya?
- hadi çabuk ol senin otobüsün kalkmak üzere.
adam otobüsünü yakalamak için acele etmek zorundaydı yoksa iyi bir kapışma olabilirdi o an orada. (jest ve mimikler olmadan yaracak mı bilmiyorum ama birebir anlattığımda altına işeyeni gördüm)