demokrasiyi bilmeyenlerin sakat demokrasi anlayışı ile vardığı sonuç...
demokrasi tüm devlet kurumlarının çoğunluğun istediği kişilerce yönetilmesidir. demokrasi bir dikta yaratır mı sorunu yüzlerce yıllık bir tartışma. demokrasinin kötü yanının çoğunluğun azınlığa tahakkümü olduğu hep tartışılsa da daha iyisi olmadığından bu yöntem benimsenmiştir. yani demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı çoğunluğun istediği yönde değişir.
gerçekten de demokrasi çoğunluk diktasıdır. bunun azınlığa baskıya dönüşmesini engellemek için uluslararası kurallar getirilmiş ve ülkeler bu kurallara uyacaklarını taahhüt etmişler. bunun adına da "insan hakları" demişler.
bu yüzden demokrasinin devamının sağlıkla yürütülmesi içininsan hakları ile demokrasi kolkola olmak zorundadır.
şimdi demokrasiyi bilmeyen cahilleri aydınlattıktan sonra sormak lazım. yargı içinde halkın ne gibi bir seçim şansı var? gücünü halktan almayan hiçbir organ demokraside olamaz. varsa bu onun diktatörlüğüdür. çünkü diktatörlük sınırlandırılmayan güç tarafından ortaya konur. montesque'yi okursanız demokrasilerin zayıf tarafının sınırlandırma zorluğu olduğunu görürsünüz. sınırlandırılmayan güç güç değildir der. bazılarınız bunu bir lastik firması reklamında görmüşsünüzdür. sınırlandırabilmek için organlar üç ayrı bölüme bölünmüş ama her üçü birbirinden tamamen bağımsız değil. meclis hem iktidarı hem yargıyı sınırlar. kuralları yani kanunları yaparak sınırlamaları koyar. yukarda halkın temsilcisi bir meclis aşağıda yargı ve hükümet vardır.
bizim ülkemizde sınırlandırılmayan yargı diktası; kendini aslında eşit pozisyonda olduğu hükümetten üstün görmeyi bırak meclisten bile yukarda görüyor. bu anayasa değişikliği yargının kontrol altına alınmasını sağlayıp halkın seçiminin etkilediği bir yargı ortaya çıkaracak. tabi ki yasama, yürütme ve yargı halkın çoğunluğunu temsil etmek zorunda. madem böyle bir şey yanlış ve bir dikta oluşturuyor yargımızı fesh edelim, gidelim ülkemizde yaşayan en az ırktan insanlardan oluşan bir yargı seçelim.
yargı dediğimiz şey bir yönetim organı değildir. meclisin çıkarttığı kanunları uygulayacak bir güçtür. meclisin çıkarttığı yasaları meclis gibi yorumlayabilmesi için tarafsız, tarafsız olamıyorsa muhakkak meclistekilerle benzer görüşte insanların olması gerekir. bizim yargımız tarafsızlığı öğrenememiş hukukçulardan oluşuyor. bu yüzden meclistekilerle aynı görüşte kişiler olmalı. meclisin çıkardığı kanunları uygulamayan bir yargı olamaz..
bizim ülkemizin demokrasisinin düzelmesi için yargı diktasının önlenmesi büyük bir adımdır. ancak meclisin de daha işlevsel olması gerekir. meclisin daha adaletli bir milletvekili kompozisyonunda olması lazım. seçim barajları değiştirilmeli veya partiler kanunu düzenlenmeli. veya topyekün bir değişiklikle amerika'daki gibi milletvekili seçimleri başbakan seçiminden bağımsız yapılmalı. partilerin milletvekilleri değil milletvekillerinin partileri olmalı. yani başkanlık sistemi.
bir dikta varken yapılacak değişikliklerin bir dikta yaratacağını iddia etmek aptalca. zaten yukarda da dedim, demokrasi çoğunluk diktasıdır. en azından yargı diktası gibi azınlık diktası olacağına çoğunluk diktası daha iyidir.
hayır demekle diktanın kalmasını isteyen ve bunu demokrasi zanneden zavallılar elbet olacaktır. siktiredin onlar daha demokrasi ne onu bilmiyorlar.