altın çağ yanılgısı

entry2 galeri
    1.
  1. iÇiNDE bulunduğumuz çağın ve kendini modern insan olarak addeden bizlerin yanılgısıdır.
    tarih boyunca insanoğlunu yönetmek ve sömürmek adına birçok yöntem geliştirmiştir erk sahibi güçler. bunlar ilkel totemik figürlerden tutunda güneş, ay gibi gök cisimlerine, kan törenlerine, ölümsüz abidelere, katliamlara, korku imparatorluklarına, sefahat imparatoluklarına, hatiplerin süslü cümlelerine, idealize edilmiş sosyal düzenlere ve izmlere kadar geniş bir tarihi yelpaze içerisinde hiçbirzaman kalıcı bir etki yaratamamıştır. geçtiğimiz yüzyılın başlarında temelleri atılan, dünya savaşları sonrası soğuk savaş döneminde idealize edilen ve 1970lerden itibaren dalga dalga tüm insan medeniyetini saran tüketim kültürüdür ki esareti akılalmaz boyutlara varmıştır. günümüzde artık tüketmek için varolan insanlıktan sözetmemiz yanlış olmayacaktır. adeta bedeni hazlarımız içine hapsettiğimiz insanlığımız tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir esaretin mahkumudur. bireyler sanal bir özgürlük hapishanesi haline gelmiş kapitalist dünya yapılanmasının, kendi bedenlerine hapsettiği ruhsuz yamyamlara dönüştürülmüştür. oysaki insanın sanayi devrimi ile hedeflediği daha iyi bir yaşamdı sadece. ya da sonsuz sermayenin ayak seslerini duyan sermayedarlar böyle büyük bir yalanla tüm insanlığı yükselen sanayi ataklarına önce işçi sonrada daimi tüketici haline getirdiler. insanlık aslında hayati hiçbir ihtiyaç kaynağı olmayan ama sanal bir ihtiyaç algısına köle olduğu tüketim metaryellerine ulaşabilmek için köle gibi ama gönüllü çalışmaktadır. dünyanın neresine giderseniz gidin, amerikan kabusu, amerikan rüyası olarak zikredilmekte ve üst boyutta tüketici olmak adına amerikaya ya da bir alt türevi olan avrupaya fert olabilme savaşı verilmektedir. şu an evlerimizi ve tüm yaşam sahamızı çevreleyen teknolojik cihazların efendisi olduğunu zanneden insan bu efendilikten insanlığın altın çağı destanları kaleme alırken, aslında teknolojinin esiri olmuş zihin ve hayatları ile kendi tükenişine koşan insanlığın aptallık çağını yaşadığının farkına varamamaktadır.
    karbon salınımı gerçeği ve dünyamızın kaynaklarını son sürat tükettiğimiz gerçeği ile ileriki nesiller, yontma taş çağı insanını, tükettiğimiz yüzyıl ve içinde olduğumuz yüzyıl insanlığından daha zeki olarak insanlık tarihine kaydedecekler. bu aptallığın parçası olmamak adına yapılacakları sıralayıp, haydi mücadele edelim diyen çok küçük bir azınlık dışında sayısı milyarları bulan insanlık, kendi tükenişine maalesef methiyeler düzmekle meşguldür. aptallığımızın boyutlarını anlayabilmemiz için sonumuzun daha ne kadar yaklaşması gerekmektedir. yeryüzünün aralıksız verdiği sinyallere ve kabusumuzun işaretlerine kulaklarımızı ve gözlerimizi açmak yerine neden hala bu çılgın tüketişin, tüketen esirleri olmaya devam ediyoruz. sebebi çok açık. farkında olmadan cazibesine kapıldığımız tüketim kültürü, tüm insanlığı birbirine zincirlemiştir. bu kültürün yanlışlığını zikredip, mücadele etmek isteyen fertleri, en sevdikleri, çevreleri ve kendi toplumları ile linç etmekte, aşağılamakta ve yanlızlığa itmektedir. sanırım insanlığın bu esaretten uyanışı kıyametine olacak. ölüm meleklerinin gölgesi ile en büyük korkumuzu kendi ellerimizle inşa ettiğimizin gerçeği arasında biryerlerde uaynacağız ama en derin uykumuza. bu korkunç gerçek bile bizden sonra gelmesi olası varlık türlerine nasıl bir miras bıraktığımız gerçeği yanında önemsiz bir ayrıntı olarak kalacaktır. süper egomuzla kainatın bizim için varolduğuna yaratıcı güce inansakta, inanmasakta iman etmekteyiz. oysaki insanoğlu tabiat ananın karnına düşmeden milyarlarca yıl öncede kainat olduğu yerde idi ve bizden sonra da muhtemelen yeni yaşamlara ev sahipliğe etmeye devam edecek. kendi eserimiz olan kıyametimiz, aymazlığımızın boyutları da hesaba katıldığında ne kadar uzarsa, kainata verdiğimiz zarar da okadar artacaktır. akıllanmamız elbetteki en çok arzulanan ama akıllanmayacaksak biran önce yokolmamızda genelin yararına. bu sözlere tepki gösteren tüketim kölelerinin gözlerini ve kulaklarını açıp doğaya ve yakarılarına kulak vermesini salık vermekten başka elimizden birşey gelmemektedir. unutmayın aslolan asla biz olmadık ve olmuyacağız. biz bütünün bir parçasıyız. yanılgımız bütünün sahibi olduğumuzu zannetmemiz.
    0 ...