recep tayyip erdoğan

entry28804 galeri video239 ses35
    3619.
  1. şu mektubu okuması gereken istismarcıdır.

    Biz; Necdet Adalı'nın, Erdal Eren'in arkadaşları olarak.. - inönü Alpat

    Ne yaparsanız yapın; ister kelimler boğazınıza düğümlensin, ister sesiniz titresin, isterse konuşmanızı tamamlamaya elvermesin ruh haliniz. Ağlamak isterseniz hiç durmayın. Bize sökmez. Titreyen seslere, buğulu gözlere bakıp hüly...alara dalmayacak kadar tanıyoruz her birinizi. Biliyoruz, "kirpiksiz sarı gözler gözümüze bakarken" sırtımıza bir bıçak girebilir.

    Ve gözlerimizin içine baka baka kandırılmak tahmin edemeyeceğiniz kadar öfkelendiriyor bizleri.

    Öfkelendirir elbette. Çünkü onlar bizim arkadaşlarımız. Çünkü onların ismini ağzınıza almayı hiç hak etmiyorsunuz.

    Çünkü onlar Amerikan emperyalizmine, faşizme ve gericiliğe karşı oldukları için darağacına çıkarıldılar genç yaşta. Şimdi siz dönüp bakın kendinize. Siz nesiniz?
    Siz siz olun, arkadaşlarımızı bu ortaoyununa alet etmeyin. Memleket sathındaki tahkimatınızı pekiştirmek için başka argümanlar kullanın. Bizimkilerin ismini ağzınıza almayın sakın.

    Onların bütün hayatı, sizin gibilerle mücadele içinde geçti. Genç ömürlerini bağımsız ve demokratik bir Türkiye yolunda hiçe saydılar, şimdi dönüp bir de kendinize bakın.

    Necdet Adalı, "halklar birbirine kardeş olsun" dedi, vasiyeti böyleydi. Siz özel ordu kurma peşindesiniz.

    Deniz Gezmiş bir yurtseverdi. Amerika'ya meydan okumuştu. Siz "gelmiş geçmiş en Amerikancı iktidar" olarak geçtiniz kayıtlara.

    Erdal Eren 17 yaşında masum bir çocuktu, yaşını büyüterek astılar onu. Sizin yüz ifadeniz hakkında yorum yapmak dahi istemiyorum.

    Onları astılar, sizin iktidar yürüyüşünüz başladı.

    Onlar katledildiler, toplumla kurdukları bağ, sizlerin de çabasıyla kökünden koparıldı.

    Onların bulunduğu yoksul mahallere nasıl girebilirdi 12 Eylülcüler siz olmasanız. Onların ördüğü toplumsal dayanışma ilişkisi ancak sizin vasıtanızla ortadan kaldırılabilirdi, nitekim öyle oldu.

    Ağlamak mı istiyorsunuz, darbenin lideri Evren'in, "din komünizme karşı panzehir oldu bizim için" mealindeki sözlerini dinleyin bir kez daha. Fethullah Gülen'in "din derslerini zorunlu hale getirdiği için 12 Eylül'ü destekledik" şeklindeki sözlerini de hatırlayın. Bir de ondan sonra ağlamayı deneyin. Hem daha inandırıcı olursunuz hem sizlere dair bir gerçek daha görünür hale geçer; bir kamyon dolusu laf etmekten kurtulduğumuz için seviniriz buna.

    12 Eylül'ün bütün ekonomik, politik, sosyal sonuçlarının üzerine bina edilen iktidarın, anayasa değişikliği ile meşrulaştırılmaya çalışılmasına alet olmak istemiyor Necdet Adalı'nın arkadaşları. Diğer örnekleri bir kenara bırakalım, 12 Eylül döneminin ürünlerinden YÖK konusunda söylenenler ve yapılanlar arasındaki fark soru işaretlerini azaltıyor. Kürt sorununu "özel ordu" marifetiyle çözmek çabası soruları tamamen ortadan kaldırıyor. Ama daha çok da, savaş örgütünden söz eden birinin, Necdet Adalı'nın ismini anması ağrımıza gidiyor.

    Anayasa değişiklik paketine "evet" ya da "hayır" çıkmasından ziyade bununla ilgiliyiz biz. 12 Eylül'ün mağdurları olarak, 12 Eylül'ün "yürü ya kulum" dediklerinden demokrasi ve insanlık dersi duymak kaldırılabilir değil bizim için. Gelin bir anlaşma yapalım. Bir tek madde gösterin bize, yüreğimize su serpecek, Necdet'in, Erdal'ın o güzelim hatıralarına halel getirmeyecek, göğsümüzü gere gere "evet" diyelim değişikliğinize. Skora dönük bir anlamı olmayabilir bu tavrın, ama bilin ki 12 Eylül mağdurlarının desteği, yaşadığınız meşruluk sorununu bir kalemde çözebilir. Şimdi kalkıp, Kenan Evren'e yargı yolu açan ve ancak zaman aşımına uğradığı için bir anlamı olmayacak maddeyi hatırlatırsınız. Zaman aşımına uğramasa ne olacak sanki. Sorarım size, "binlerce Evren bir Adalı'ya değişilir mi?"

    Daha başka sorularım da olabilir size, yanıtları bizce malum olan. Çünkü her şey o kadar sarih ki. Olmayan bir şeyi oldurmak, kime mahsustur, bu konuda sizin karşınıza geçip ahkâm kesemem. Olmayan bir şeyi oldurmaya çalışmayın, en kabul edilir ifadeyle, biz bunu yutmayız.

    Bir uyarım olacak: Necdet Adalı, Erdal Eren bu memleketin yasaları karşısında suçlu bulunup idam edildi. Bildiğim kadarıyla da itibarları iade edilmedi. Yani kürsüden "suçu ve suçluyu övmek fiilini" işlediniz. Son bir yıl içinde, demokrasi havarisi kesilen hükümetiniz döneminde aynı suçu işlediği için kaç insan içerde tutuluyor, kaç insan yargılanıyor haberiniz var mı? Danışmanlarınız hazırlasınlar dosyayı, iddianameleri de getirsinler önünüze. Mahkemeler, Mahir Çayan'ı, Deniz Gezmiş'i anma etkinliklerini "suçu ve suçluyu övmek fiili" kapsamında ele alıyor. Traji-komik bir durum mudur bu, yoksa bir çifte standart mı, yanıtı siz verin.

    Konuşmanızda, Ertuğrul Günay'ın da 12 Eylül mağduru olduğunu söylemişsiniz. Doğrudur. Sizinkiler dışında 12 Eylül mağduru olmayan yok ki. Günay'ı izliyoruz basından, Nazım Hikmet için harcadığı çabalara teşekkür etmek gerekiyor. Yine bir Nazım şiiriyle yapabiliriz bunu:

    KARDEŞLER!
    Onlara sokakta rastlarsanız eğer
    ölümü görmüş gibi çevirin başınızı.
    Kirpiksiz sarı gözler gözünüze bakarken
    arkadan sırtınıza bir
    bıçak girebilir....

    Onlar istiyorlar ki
    kara toprağın kalbi durana kadar
    biz pazarda kelepir bir mal gibi satalım
    kafamızın ışığını, gücünü kolumuzun..
    Kadınlarımızı karşılarında oynatalım.
    Ve dumanlanmağa başlayınca
    gözümüzün bakışı
    yavaşlayınca
    damarlarımızda kanın akışı
    karaya vurmuş balıklar gibi
    köprü altlarında yatalım..

    KARDEŞLER!
    Onlara elleriniz dokunmuşsa eğer
    yedi tas su dökün ellerinize.
    Yırtarak bayramlık gömleğimi ben
    peşkir yaparım size...

    Biz
    ayrı dillerde aynı şarkıyı okuyanlar,
    Biz
    aynı yastıkta yatar gibi
    toprağa başlarını yan yana koyanlar,
    Biz
    yüzümüzün derisi koyu açık yanmış diye,
    saçlarımız ayrı ayrı boyanmış diye
    barsaklarımızı birbirimizin avucuna dökerek
    birbirimizin gırtlağını dişimizle sökerek
    gebereceğiz...
    Ve kadrolar
    parlatarak
    kara gömleklerinin beyaz kordonlarını
    gömecekler kadife koltuklara
    golf pantolonlarını...

    KARDEŞLER!
    Onların adına benziyorsa adınız eğer
    adınızı değiştirin.
    Vebanın girdiği kapıdan girin
    onların evine atmayın ayak....

    Onlar istiyorlar ki
    çift ağızlı baltalarıyla
    yuvarlansın kafalarımız önüne yarın -
    o kara gömlekleri beyaz kordonlu
    golf pantolonlu
    kadroların.......
    5 ...